MÖ 360’lı yıllarda, Pers hakimiyetinin egemen olduğu dönemde Knidoslular, Datça yakınlarındaki yerleşim alanlarından ayrılarak burnun en uç noktasına Knidos kentini kurmuşlar. Yapılan arkeolojik kazılar sonucu bölgedeki yerleşimin MÖ 14. yüzyıla kadar uzandığı saptanmış.

Knidos Antik Kenti‘nde MÖ 7. yy’dan sonra parlak bir döneme giren kent, MÖ 4. yy’da bilimsel anlamda en parlak dönemine girmiş. MS 7. yüzyılda birçok antik kent gibi Knidos’da Arap akınları yüzünden yok olmuş.

Akdeniz ve Ege bölgesinin birçok antik kenti gibi 1850’li yıllarda İngiliz Charles burada da kazılar yapmış ve bulduğu, değerli gördüğü her şeyi gemilerle İngiltere’ye götürmüş, götürdüğü tüm eserler günümüzde British Museum‘da sergileniyor.

Knidos Antik Kenti, bilim ve sanat olarak dönemin diğer kentlerine göre daha ileri bir kentmiş. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos, ünlü vazo ressamı Yunan Polygnotos, sayıları ve astronomik inceleyenler arasında yer alan Eudoksos burada yaşayan önemli kişilermiş.

Knidos Antik Kenti’ne girdiğinizde sizi ilk karşılayan 5bin kapasiteli küçük tiyatrosu oluyor. Kentin en belirgin yapısının tiyatro olduğunu söyleyebiliriz. Kentin 20bin kişilik başka bir tiyatrosu daha varmış, ancak 19.yüzyılda tiyatronun taş ve mermerlerinin gemilerle götürüldüğü söyleniyor.

Dionysos Tapınağı ise tiyatronun hemen yanındaki yapıdır. Deniz yoluyla gelenleri karşılayan bu yapı frizlerindeki Dionysos sahnelerinden dolayı bu ismi almış. Kentin caddesinin yanındaki stoa ise büyük olasılıkla dükkan ve depo olarak kullanılmış.

İki limanı da manzarasına alan yuvarlak planlı, 17 metre çapındaki Afrodit heykeli olan bir tapınak bulunuyormuş. Günümüzde de sadece kaidesi gelebilmiş bu tapınağın. Kente baktığınızda çoğunlukla sadece temellerini görüyorsunuz.

Knidos Antik Kenti, kentin içinde hala limanı olan antik kentlerden biri. Koylardan sonraki Deveboynu Deniz Feneri’nin bulunduğu kara eskiden tek başına bir adaymış. Ada, dolgu toprak ile karaya bağlanmış ve iki yapay liman oluşturulmuş.

Limanlardan kuzeyde kalanı daha çok askeri amaçlara hizmet etmiş. Diğer liman ise büyük ve ticari gemilerin yaşaştığı limanmış. Anadolu’nun güneybatısındaki en uç nokta olan bölgenin kuzeyindeki deniz Ede Denizi, güneyindeki ise Akdeniz’dir.

Günümüzde bu limanlar yüzme alanı olarak kullanılıyor. Denizi bir hayli güzel ve serin. Yalnız bölgede yüzdükten sonra kullanabileceğiniz bir duş bulunmuyor.

Dereboyu Deniz Feneri

Kuzey limanı geçtikten sonra Deveboynu adasının sağ tarafındaki patikadan devam ettiğinizde, yaklaşık 1km’lik bir yürüyüşten sonra Deveboynu Deniz Feneri’ne ulaşırsınız.

Akdeniz ve Ege sularının birleştiği tek yerdir. 1931 yılında inşa edilen deniz feneri uzun yıllar denizden gelenlere rehberlik etmiş ve hala görevini sürdürüyor.

Knidos Antik Kenti giriş ücreti ve ziyaret saatleri

Knidos Antik Kenti giriş ücretli ve Müzekart ile ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Plaja giriyor olsanız bile, gişe plajdan önce olduğu için bu ödemeyi yapmalısınız. Yaz sezonunda 08:00 – 19:00, kış sezonunda 08:00 – 17:00 saatleri arasında tatil günü olmaksızın haftanın her günü ziyaret edilebilir.

Knidos Antik Kenti nerede?

Knidos Antik Kenti, Datça burnunun en ucunda bulunuyor. Yolları bir hayli zahmetli, asfalt olmasına rağmen virajları ve şerit darlığı nedeniyle hız yapılabiliyor. Knidos Antik Kenti yolu uzunca bir süre neredeyse tek şehir olacak şekilde gidiş geliş. Aracınızı kullanırken dikkatli olmanız gerekiyor. Knidos Antik Kenti ile Datça merkezi arası 35 km (50dk).

Yol boyunca Knidos tabelaları bulunuyor. Zaten adanın sonuna kadar denizi solunuza alıp anayoldan devam ediyorsunuz. En son Yazıköy adında bir köyden, taş evler ve dar sokaklar arasından geçersiniz. Köyden 8 km kadar sonra ise Knidos’a varmış olursunuz.