St. Paul, yaşamının ilk yıllarında eğitimini kültür ve felsefe bakımından zenginliği ve gelişmişliği ile bilinen Tarsus’ta almış ve öğretimini tamamlamak üzere Kudüs’e gitmiştir. Hıristiyanlığın ilk yıllarında Tarsus’ta, bir Yahudi olarak dünyaya gelmiş olmasına ve Hz. İsa’ya inananları inançlarından caydırma çabalarına rağmen, Kudüs’te gördükleri ve yaşadıklarından sonra Hıristiyan olmayı tercih etmiş ve Hıristiyanlığı yaymayı kendine görev bilmiştir.

Gördüğü bir rüya sonrasında Hıristiyanlığa geçtiği söylenen St. Paul, Hıristiyanlığın yayılması için, büyük bölümü Roma İmparatorluğu‘na ait topraklarda olmak üzere üç büyük gezi düzenlemiş ve yaptıklarından dolayı hayatının son yıllarında tutuklanarak Roma’ya götürülmüş ve hayata gözlerini burada kapatmıştır.

Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisindenim. – St. Paul

Hıristiyanlık tarihinin en değerli azizlerinden sayılan St. Paul, Hıristiyanlık dinine şekil veren ve ilk kilisenin kurulmasını sağlayan kişi olarak gönüllerde taht kurmuştur. Hz. İsa’nın havarisi olmamasına rağmen, Hıristiyanlık üzerine yaptığı hizmetlerden ötürü Tarsuslu Havari olarak da anılmaya başlamıştır.

St. Paul Kilisesi

MS 4. yüzyılda İmparator Constantinius, Hıristiyanlığın yaygınlaşması sonucu dini baskıları ortadan kaldırmış ve kiliseler rahatlıkla inşa edilmeye başlanmış.

MS 5. yüzyıldan itibaren ise özellikle Kilikya’nın Tarsus bölgesine St. Paul adına birçok kilise inşa edilmiş. Bu kiliselerden günümüze kadar gelebilmiş olan St. Paul Kilisesi, Hıristiyanlar için büyük önem taşıyor.

Özellikle 90’lı yıllarda Vatikan tarafından burada düzenlenen Aziz Paul Sempozyumu ve Ayini‘nden sonra kilisenin önemi artmıştır. Bugün kilise Hıristiyanlar tarafından hac amaçlı ziyaret edilmekte.

Kilise, küçük bir kilise olmasına rağmen manevi yönden oldukça büyük bir kilise. Kürsünün üzerinde duran büyük yuvarlak pencere Hıristiyanlığa göre dünyayı temsil ediyor. Yanındaki iki melek ise dünyayı koruyanlar olarak simgeleniyor.

Meleklerin altına ise eskiden bu mevkiden Adana tarafına bakıldığında görünen manzara resmedilmiş. Kilisenin tavanında Hz. İsa ile birlikte İncil’in yazarlarından Yohannes, Mattios, Markos ve Lucas‘ın freskleri bulunuyor.

1862 yılında büyük bir onarım geçirdikten sonra bugünkü halini alan St. Paul Kilisesi, müze olarak geçiyor olmasına rağmen kilisenin müzelik herhangi bir durumu yok. Anıt müze olarak ziyarete açılan yapı, içerisinde hala ayinlerin yapıldığı bir kilise. Müzekart‘ı olan ziyaretçilerin kiliseye ücretsiz giriş yapabilirler.

St. Paul Kuyusu

Aziz Paul’un yaşadığı evin yanında bulunan su kuyusu, Hıristiyan aleminde çok eskiden beri kutsal sayılıyor. 38 metre derinliğinde ve 1.15 metre çapında olan kuyunun ağız tarafı silindir olarak başlıyor ve gövdesi kare biçiminde devam ediyor.

Kuyu çevresinde yapılan düzenlemeler ve kazılar sonucu St. Paul’un doğduğu ev olduğu düşünülen bazı duvarlar gün ışığına çıkarılmış. St. Paul dönemine ışık tutan bu duvarların hava şartlarından ve yerli yabancı turistlerin yoğun ilgisinden oluşabilecek olumsuzluklara karşı korunabilmesi amacıyla cam ile kapatılarak koruma altına alınmıştır.