Adıyaman Gezilecek Yerler: 1 Günlük Gezi Rehberi
Kalkolitik, Paleolitik ve Neolitik dönemlerden itibaren günümüze kadar yerleşim yeri olarak kullanılmış olan Adıyaman’ın tarihi eserlerini bir de yakından görelim istedik.
Güneydoğu’nun hem yemek hem tarih konusunda ilk sıralarda yer alan Kommagene Krallığı‘nın kalbi Nemrut ve Arsemia bizi fazlasıyla memnun ettiğini söyleyebiliriz. Özellikle Nemrut Dağı aktivitesi ölmeden önce yapılması gerekenler listesinde muhakkak yerini almalı.
Bu yazımızda gezimizin Adıyaman kısmını Adıyaman Gezi Rehberi tadında anlatacağız. Ama Adıyaman’a ulaşım Gaziantep üzerinden olduğu için bir hafta sonuna hem Gaziantep, hem de Adıyaman’ı sığdırmanız mümkün.
Adıyaman’da temel amacımız Nemrut Dağı‘nda güneşin doğmasını izlemek olduğundan tüm planımızı bu esnek olmayan seçeneğe göre düzenlemek zorundayız.
Bu da demek oluyor ki akşam vakti Adıyaman’daki otelimize gitmemiz gerekiyor ki, ertesi gün Nemrut’a çıkabilelim.
Havalimanından kiraladığımız araç ile Adıyaman’a gidiyoruz. Hedefimiz gün kararmadan otelimize varmak. Nemrut Kommagene Hotel‘in rezervasyonunu aylar öncesinden gerçekleştirmiştik, herhangi bir sıkıntı yaşamadık.
Odaları iyi, kliması, televizyonu ve banyosu mevcut. Arabamızı otelin park alanına bırakıyoruz ve yanımıza aldığımız yiyeceklerimizi yiyerek dinlenmeye çekiliyoruz.
Sabah erkenden Nemrut Dağı’na çıkıp güneşin doğuşunu izleyeceğiz diye plan yapmaya çalışırken otelin Nemrut Dağı’na tur düzenlendiğini fark ettik. Yöresel turların birçok avantajı var. Öncelikle bir rehber olması Kahta gezisinde işinizi çok kolaylaştırıyor.
Yola gece çıktığınız için yolu bilen biri olması da avantaj tabii, siz yolda uyurken, kendinizi Nemrut Dağı’nın eteklerinde varmış olarak bulabilirsiniz. Turu tercih etmemizin diğer bir nedeni ise yolların bozuk olması.
Erken kalkmış olmanın getirdiği uykusuzluk ile yolları bulmaya çalışmak, üstelik bozuk yollara karşı verilen mücadele biraz eziyete dönüştürebilirdi. Tur olunca bunları düşünmek zorunda kalmıyorsunuz.
Nemrut Dağı
Adıyaman’ın tarihi güzelliklerini vakitlice görebilmek için güne saat 03:00’te başlıyoruz. Kapımızı çalıyorlar uyandırmak için ve 03:15 gibi yola çıkıyoruz. Sadece minibüs farlarının aydınlattığı yollarda yaklaşık 50dk / 40km boyunca ilerliyoruz.
Nemrut Dağı, Nemrut Dağı Milli Parkı sınırları içinde yer aldığı için giriş ücretli. Yolda tangır tungur giderken, bir bakmışsınız bir gişeye gelmişsiniz. Nemrut Dağı Milli Parkı‘na giriş ücretini de ödedikten sonra yola devam ediyoruz.
Gişeleri geçip bir süre daha gittikten sonra Nemrut Dağı’nın eteklerinde bir yerde, araçların çıkabileceği son noktaya geliyor ve iniyoruz. Hava buz gibi, küçük bir dükkan var ve isteyenler burada çay içip ısınabiliyorlar, fiyatlar oldukça makul.
Araçtan indiğimiz yerden yukarı doğru yürümeye başlıyoruz. Hava hem karanlık, hem soğuk. 2150 metrelik rakımın da etkisi var elbette.
Üstelik 600 metre boyunca dağın zirvesine doğru tırmanmaya çalışıyoruz. Gençler bile nefes nefese kalıyor, yaşlıları düşünemiyorum bile. Ama yaşlılar ya da yürümekte zorlananlar için katırlar var, belli bir ücret karşılığı yukarı çıkarıyorlar sizi.


Nemrut’a giderken dikkat etmemiz gereken bazı şeyler var. Hem güneşin doğuşunu, hem batışını tatmış biri olarak özellikle gün doğumuna giderken sıkıca giyinin, mevsimine göre çok soğuk olabiliyor. Hatta eldiven, bere, atkı da bulundurun yanınızda.
Ertesi güne soğuk yemiş olarak uyanmayın. İnsanlar battaniyeyle geliyor, kendilerine güzel bir yer bularak hem battaniyelerine sarınıyor, hem de ellerinde şaraplarla ısınıyorlardı.
Biz de Nemrut’a çıkış yorgunluğumuzu atmak için sakin ve açık bir yere oturarak güneşin doğuşunu beklemeye koyulduk.


Elbette güneşin doğuşu tarif edilemez nitelikte. Güneş doğarken Kommagene Kralı’nın yaptırdığı heykellerin yüzlerine bir bir ışık vurmaya başladı.
Tümülüsün bir tarafında güneş doğarken, tam diğer ekseninde güneş batıyor. Tümülüsün batı tarafını da görmeyi ihmal etmeyin.
Bu heykellerin neden ve nasıl yapıldıklarını, özelliklerini ve Kommagene Kralı’nın hikayesini anlamak için Nemrut Dağı yazımızı da okuyun.
Arsemia Antik Kenti
Tümülüsün batı tarafından dolaşarak minibüsümüze iniyoruz ve rotayı Arsemia’ya çeviriyoruz. Kommagene medeniyetinin bir dönem başkenti olan Arsemia’da Anadolu’nun en büyük Grekçe kitabesini ve hemen yanıbaşındaki Herkül ile Antiochus’un tokalaşma sahnesinin olduğu ünlü kabartmanın bulunduğu tepeye geliyoruz.
Fırat Nehri’nin yanıbaşındaki bu harika eserler, manzaralarıyla birlikte muhteşem bir görüntü sergiliyor. Arsemia Antik Kenti, Kommagene Kralları’nın yazlık olarak kullandığı bir şehirmiş.


Kommagene Krallığı tarafından inşa edilen Yeni Kale, diğer bir adıyla Kahta Kalesi’nin önündeki büfede serpme köy kahvaltısı ile karnımızı bir güzel doyurduk. Kahvaltı da tura dahil hizmetler arasında.


Kahta Kalesi
Kahta Kalesi, il merkezine 60 kilometre uzaklığındaki Kocahisar Köyü‘nde yer alıyor.Kommegene Krallığı tarafından inşa edilen ve sonrasında Memlükler tarafından restore edilen tarihi kale bazıları tarafından Adıyaman Yeni Kale olarak adlandırılsa da, bazıları Eski Kahta Kalesi diyor.
Bizim ziyaret ettiğimiz Nemrut Dağı Milli Parkı sınırlarında, Arsemia’ya yakın bir konumda yer alıyor. İçinde; çarşı, zindan, cami gibi kalıntıların bulunduğu kalede bir de Arsemia Antik Kenti’ne ulaşan su yolu bulunuyormuş.

Herkül’ün tokalaşma sahnesinin bulunduğu Arsemia kalıntılarına kuş uçuşu olarak 500 metre mesafede olmasına karşın yol bulunmadığından Arsemia kalıntılarının güneyinden dolaşmak gerekiyor.
Arsemia’dan sonra, ikiye ayrılan yolda, sağ tarafa doğru ilerlediğinizde kaleyi görürsünüz. Kaleye doğru giden yolda mutlaka Selçuklu döneminde yapılan köprüde mola verin ve yanındaki kanyonu izleyin.


Cendere Köprüsü
Kahta turunun sonlarına doğru yaklaşırken Cendere Köprüsü‘ne varıyoruz. İhtişamıyla göz dolduran köprüden karşıya ancak yaya olarak geçilebiliyor.
Minibüs, araçlara izin verilmediği için, köprünün ilerisinde yapılan başka bir köprü üzerinden geçiyor ve biz de tabii ki altından Cendere Çayı’nın suları akan köprünün üzerinden yaya olarak karşıya geçiyoruz.
Karakuş Tümülüsü
Son durağımız ise Kralı I. Antiochus’un oğlu II. Mithridates tarafından annesi Isas adına yaptırılan Karakuş Tümülüsü. Onca yeri gezip Kahta turunun sonuna geldiğimizde ise saatlerin hala 10:00’u gösteriyor olması, bizi içten içe sevindiriyor ve otelimize dönüşü gerçekleştiriyoruz.


Nemrut turlarının bir de akşam versiyonu mevcut. Aynı güzergahı tersten kat ettiğiniz Kahta turunda, güneşin batımında Nemrut Dağı’nda olacak şekilde hareket ediyorsunuz.
Otelden ayrıldıktan sonra Adıyaman merkezde bulunan Adıyaman Müzesi‘ni ziyaret ediyoruz. Müze küçük bir müze ve içerisinde çevre kazılardan çıkan arkeolojik eserler barındırıyor. Yine tarihi bir yapı olan Adıyaman Kalesi‘ni hazır oradayken yakından görebilirsiniz.
Adıyaman Müzesi
Adıyaman Müzesi, ilk olarak 1978 yılında Atatürk Barajı’nın sular altında bıraktığı alan içinde yapılan kurtarma kazıları neticesinde ortaya çıkan buluntuların depolanması ve sergilenmesi için açılması planlanan bir müze olmuştur.
Adıyaman halkının bahçelerinde, tarlalarında, tarım ile uğraşırken yaptığı çalışmalar neticesinde ortaya çıkan buluntuların Adıyaman Müzesi tarafından satın alınması ile sergilenen objeler gün geçtikçe artmıştır. Adıyaman Müzesi iki salondan ve bu iki salonu birbirine bağlayan bir ara salondan oluşmakta.
Gritille Höyük, Hayaz Höyük, Şehremuz, Levzin Höyük, Ancoz, Horiskale ve Samsat Höyük ile bitlikte özellikle Fırat Nehri civarında yapılan kazılar neticesinde ortaya çıkarılan buluntuların birçoğu Adıyaman Arkeoloji Müzesi’nce elde edilmiş ve gerek salonlarında gerekse bahçesinde ziyaretçilere açılmıştır.


Adıyaman, insanlık tarihinin birçok zamanına tanıklık etmiş bir bölgedir. Müzede de özellikle paleolitik döneme ait el baltaları, avlanmak için kullanılan kesici ve delici aletlerin yanı sıra kalkolitik döneme ait pişmiş toprak kaplar, tunç çağına ait süs eşyaları, Roma ve İslam dönemlerine ait seramik kaplar sergilenen eserler arasında.
Adıyaman Müzesi’nde bulunan eserler arasında mozaikler, gümüş, bronz, altın sikkeler, insan ve hayvan figürleri ile farklı dönemlere ait mühürler gibi Adıyaman yöresine ait birçok buluntu da sergileniyor.


Müzede, Adıyaman’ın sembollerinden olan Nemrut Dağı’nın doğu ve batı yakasındaki heykelleri dahil, tümülüsü ile birlikte yapılmış küçük bir de maketi bulunuyor.

Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan Adıyaman Müzesi girişi ücretli, Müzekart’a sahip ziyaretçiler müzeyi, yazın 19:00, kışın 17:00’ye kadar ücretsiz gezebiliyor.


Sonuç
Yüreğimizde enfes bir esinti bırakan Adıyaman gezilecek yerler burada bitiyor. Gördüğünüz gibi sadece bir gece konaklayarak Adıyaman’ı baştan aşağıya gezmek mümkün.
Gaziantep Havalimanı’ndan otele olan mesafe 200km (3 saat) Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi hem Gaziantep’i hem de Adıyaman’ı bir hafta sonunda gezmek mümkün. Bir diğer ulaşım seçeneği de Malatya Havalimanı’ndan gitmek. Malatya’dan kaldığımız otel arası 108km (2,5 saat).