Mor Gabriel Manastırı, Mardin’in merkezinde, tarihi ve manevi sırlarla dolu bir hazine. Peki, bu manastır nerede keşfedilmeyi bekliyor ve geçmişin hangi öykülerini saklıyor? Mardin’in zengin tarihini keşfederken, Mor Gabriel Manastırı’nın kadim duvarları arasında kaybolacaksınız.

Mardin, dünyanın en eski uygarlıklarından birini bünyesinde barındıran, yılların tarihsel dokusunu yansıtan bir şehir. Süryaniler için bir merkez niteliğinde olan ve Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen Turabdin Bölgesi’nde yer alıyor.

Allah’a tapanların dağı anlamına gelen Turabdin, dini ve kültürel açıdan büyük bir önem taşıyor. Bu bölge, sadece tarihi yapısıyla değil, aynı zamanda kültürel mirasıyla da ziyaretçilerini büyülüyor.

Mor Gabriel Manastırı Tarihi

Mor Gabriel Manastırı, Turabdin Bölgesi’nin en eski ve aktif manastırlarından biri. MS 397 yılında Mor Samuel ve Mor Şemun adlı iki rahip tarafından kurulan bu manastır, zamanla “Rahiplerin Meskeni” anlamına gelen Deyr-el-Umur, Türkçe’de ise Deyrulumur olarak bilinir hale gelmiş.

Kilise tarafından “İkinci Kudüs” olarak ilan edilen bu manastır, dini öneminin yanı sıra, tarihi ve mimari yapısıyla da dikkat çekiyor.

Manastıra adım attığınızda, genç Süryani rehberler gönüllü olarak size eşlik ediyorlar. Bu rehberler, manastırın ve bölgenin zengin tarihini, kültürel bağlamını ve dini önemini ziyaretçilere aktarmada büyük bir rol oynuyor.

Manastır hala aktif olarak kullanıldığından ve burada insanlar yaşadığından, fotoğraf çekerken mahremiyetlerine saygı göstermek, özenli olmak gerekiyor. Bu, Mardin ve Turabdin Bölgesi’nin sadece bir ziyaret yeri olmadığını, aynı zamanda yaşayan bir kültürün parçası olduğunu hatırlatıyor.

Azizlerin Evi

Azizlerin Evi, Mor Gabriel Manastırı’nda bulunan en önemli yapılarından biridir. MS 449 yılında, 15 mezar odası olarak inşa edilen bu yapı, manastırın tarihinde özel bir yere sahip.

Azizlerin Evi, yalnızca üst düzey din adamlarının kalabildiği, onların manevi değerlerini yansıtan bir mekan olarak tanınıyor. En son defin işlemi 1984 yılında yapıldı ve o zamandan bu yana aynı metropolit burada yaşamını sürdürüyor.

Azizlerin Evi’nde, yerde özellikle dikkat çeken bir mezar bulunuyor. Bu mezar, açık bırakılmış ve üzeri toprakla kaplanmış durumda. Bu tasarım, umut arayanların ve dua edenlerin, bereketlenme umuduyla bu topraktan alabilmeleri için düşünülmüş.

Bu özel mezar, 594 ile 668 yılları arasında yaşamış ve sonradan manastıra adını vermiş olan Mor Gabriel’e ait. Mor Gabriel’in mezarının ayakların altında olması isteği, onun alçakgönüllülüğünü simgeler ve ziyaretçilere manevi bir ilham kaynağı sunuyor.

Sonuç

Mor Gabriel Manastırı, Mardin’in tarihi dokusuna dokunan ve ziyaretçilerini geçmişin derinliklerine çeken bir kapıdır. Mardin’in mistik atmosferi içinde, Mor Gabriel Manastırı’nın duvarları arasında yankılanan hikayelerle zamanın ötesine geçtiğiniz bir deneyim sunuyor.