Gelidonya Feneri, denizciler yollarını görsünler diye 1934 yılında Fransızlar tarafından inşa edilmiş bir fener. Denizden 200 metre yüksekliğe kurulan Gelidonya Deniz Feneri’nin bulunduğu burun Taşlı Burnu veya Kırlangıç Burnu olarak da anılıyor. Gelidonya Feneri de aynı zamanda Taşlıkburnu Feneri olarak biliniyor ve doğa yürüyüşü için güzel bir imkan tanıyor.
Deniz fenerinin bulunduğu bölgede güçlü akıntılar bulunuyor. Aynı zamanda bölgenin kayalık olması kaza riskini daha da artıyor. Bu nedenle bölge Antik dönemde gemilerin sıklıkla kaza yaparak battığı bir yer haline gelmiş.
Taşlık burnu adındaki burunda meydana gelen kazalardan biri 1954 yılında Bodrumlu bir sünger dalıcısı tarafından keşfedilmiş. 25 metre derinlikte bulunan batığın, 1960 yılında yapılan araştırmalar doğrultusunda Genç Tunç Devri’ne ait olduğu saptanmış. Gelidonya Burnu Batığı‘ndan çıkarılan tarihi eserler günümüzde Bodrum Sualtı Müzesi‘nde sergileniyor.

Gelidonya Feneri hakkında kısa bilgi
Gelidonya Feneri’nin inşasından itibaren babadan oğula geçen bir bekçilik sistemi olmuş hep. İlk dönemlerinde gaz yağı ile çalışan fenerin başında sürekli olarak durmak ve fener mekanizmasını temizlemek gerekiyormuş çalışsın diye.
Bu nedenle bekçiler fenerde konaklamak durumundaymış. 2000 yılından sonra güneş enerjili sisteme geçilmiş ve fenerin bakımı için görevlilerin daha seyrek gelmesi yeterliymiş. Gündüz vakti şarj olan aküler, akşam vakti fenerin aydınlatmasında kullanılıyormuş. Bu nedenle fenerin terkedilmiş bir havası var. Biz gittiğimizde de ortalıkta kimseler yoktu.


Gelidonya Feneri’nde kamp yapmak da mümkün. Likya yolunu yürüyen gezginler dinlenmek için çadırlarını, fenere çıkarken sol tarafta kalan ve çevresinde oturma banklarının olduğu ahşap yükseltiye kurar. Zaten başka konaklama seçeneğiniz yok.
Oraya çadır kuracak kadar hazırlıklıysanız zaten kertenkele, akrep gibi canlılar da sizi korkutmayacaktır. Likya Yolu‘na devam etmek isterseniz sonraki durak olan Adrasan 14km ileride.
Gelidonya Koyları ve Plajları
Gelidonya Feneri, Likya yürüyüş yolu üzerine inşa edilmiş bir fener. Gezginler Gelidonya Feneri ve manzarası görmeye gidiyor. Likya yürüyüşünü yapanlar da zaten yol üzerinde olduğu için fenerin önünden geçiyor.
Yol yorucu olunca herkes denizde yüzüp rahatlamak istiyor. Gelidonya Feneri’nden Karaöz’e kadar olan rotada, Gelidonya Burnu’nda denize girilecek yerleri, koyları biz de ziyaret ettik.
Korsan Koyu
Korsan Koyu, Gelidonya Feneri’ne 5km uzaklıkta küçük sevimli bir koy. Tekne turlarının da uğradığı ana koylardan olan Korsan Koyu’na bir Cumartesi günü denk geldik ve kısaca gördüklerimden bahsetmek istiyorum.
Koyun önüne kadar araçla giriş yapılıyor. Biz de aracımızla girdik neyle karşılaşacağımızı bilmeden ve o küçücük alanda 20 civarında araba vardı. Hafta sonunu fırsat bilip birkaç saatliğine yerleşik hayata geçmek isteyen, Kumluca’dan, Adrasan’dan, Karaöz’den gelen günübirlikçi piknikçilerdi onlar.
Yer yer çadırlar kurulmuş, hatta rüzgardan hasar gören çadırların kullanıldıktan sonra atıldığı bir köşe bile vardı. Boş pet şişeler, bira poşetleri oradan oraya kendilerine sığınacak bir köşe arıyorlardı. Biz de bölgede iki dakika durmadan çıkıverdik. Ama koy hakikaten güzel. Koordinat: 36°15’16.88″ N 30°24’22.82″ E


Likya’nın unutulmuş tarihi kenti Melanippe Antik Kenti de bu civarda yer alıyor. Herhangi bir kazı çalışması mevcut değil, dolayısıyla içinde ne var ne yok pek bilinmiyor.
Papaz Koyu
Papaz Koyu, Korsan Koyu’ndan çok daha büyük ve tenha. Konumu, Korsan Koyu’ndan yaklaşık 600 metre daha Karaöz tarafında. Buradaki mesire alanında da piknik yapan insanlar vardı ve derli topluydu ortam. Her yer ağaçlık olduğu için sıcağın işlemediğini söyleyebilirim. Mesire alanına araç iniyor ve alanda çeşme de var.


Papaz Koyu ise birkaç plajdan oluşuyor. Denizi taşlık, açıldıkça taşların ebatları da büyüyor. Gelidonya Burnu’nun en güzel koyu burası olsa gerek. Denizi çok berrak. Biraz açılınca bile suyun altı görünüyor. Koordinat: 36°15’19.97″ N 30°24’33.89″ E
Gelidonya Feneri nerede ve nasıl gidilir?
Gelidonya Feneri Adrasan’ın güneyindeki yarımadada, Akdenize’e doğru uzanan uçta yer alıyor. Gelidonya Feneri’ne ulaşmak biraz çaba, biraz da enerji gerektiriyor. Öncelikle Karaöz‘e ulaşmanız lazım. Adrasan Koyu ile Karaöz arası 15km.
Karaöz’den yarımadanın batısındaki yol boyunca Likya tabelalarını görene kadar gitmeniz lazım. Tabii yolun sonlarına doğru yol asfalttan toprağa, topraktan da taşlı yola geçiyor. Ama araçların geçemeyeceği büyüklükte değil taşlar.


Likya tabelalarını gördükten sonra yol 500 metre daha gidiyor, ama yolun sonu sizi bir yere götürmüyor, geri dönmek zorunda kalırsınız. O nedenle Likya tabelalarını gördükten sonra aracınızı park edin ve Gelidonya tabelası doğrultusunda yolunuza yaya olarak devam edin.

Asıl yol burada başlıyor. Yanınızda mutlaka su bulundurun, hatta mümkünse termosta bulundurun. Yol boyunca su kaynağınız olmayacak, ama sizin soğuk suya ihtiyacınız olacak.
Suyu nereden alacağım diye sorarsanız Gelidonya Burnu’na girmeden Karaöz’den alın. Ayakkabılarınızın da mutlaka spor ayakkabısı olmasını sağlayın, yoksa 3 katı yorulursunuz terliği ayağınızda tutmaya çalışırken.


Gelidonya Feneri’ne giderken geçeceğiniz Likya yolu yürüyüşü boyunca Akdeniz bölgesinde nadir görünen falezleri görürsünüz. Çıktıkça manzara daha bir güzelleşir, fenerin karşısındaki adacıklar da kendisini göstermeye başlar.
Yorulmaya başladığınız anlarda dönüşte girebileceğiniz Korsan Koyu’nu ve Papaz Koyu’nu, bu koylarda serinleyeceğinizi düşünün, bu size güç verecektir.
Arabayı park ettiğiniz noktadan itibaren Gelidonya Feneri’ne ulaşmak için 2km yol kat etmeniz ve bu süre zarfında 170 metre yukarı tırmanmanız gerekiyor, yani fener yolunda eğim söz konusu.
Gelidonya Feneri yürüyüşünde özellikle son 200 metrede engebeli basamakları çıkmanız gerekiyor. Aman vazgeçip geri dönmeyin. 2km’lik yolu katetmek bizim tam 40 dakikamızı almış, Birer dakikayı geçmeyen iki mola verdiğimiz halde. Gelidonya Feneri’nden inişimiz ise 27 dakika sürmüş.