Balıklı Göl Hikayesi: Şanlıurfa'da Hz İbrahim Efsanesi
Şanlıurfa, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alıyor ve tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Balıklıgöl ise, bu şehrin en önemli ve simgesel mekanlarından biri. İnanışlara göre, Balıklıgöl, Hz. İbrahim’in Nemrut’un zulmünden kurtulduğu yer olarak kabul ediliyor ve bu nedenle hem İslam hem de Hristiyanlık açısından büyük bir öneme sahip.
Bugünlerde orada bulunan kutsal havuz, içerisindeki balıklarla ünlü. Bu balıkların kutsal kabul edildiğini ve onlara zarar vermenin veya yakalamaya çalışmanın yasak olduğunu biliyorsunuz. Aynı zamanda, havuzun etrafında yer alan Rızvaniye Camii ve Halil-ur Rahman Camii gibi yapılar, tarihi ve dini öneme sahip önemli mimari eserler olarak dikkat çekiyor.
Balıklıgöl, Şanlıurfa’nın ve bölgenin tarihi ve dini geçmişi hakkında bilgi edinmek isteyen ziyaretçiler için mükemmel bir yer. Bu önemli mekanı gezerken, buradaki tarihin derinliklerine dalmış ve tarihle iç içe geçmiş bir deneyim yaşarsınız.
Balıklıgöl’ün Efsanevi Hikayesi: Hz. İbrahim’in Mucizesi
Nemrut… Zamanın kötü hükümdarı. Kendisini Tanrı olarak addeden zat. Tapınaklar yaptırıp, kendi heykellerini diktirir, sonra da halkı, zorla kendisine Tanrı diye taptırır.
Ama bu Nemrut, Kommagene kralı Nemrut ile karıştırılmamalı. Nemrut, acımasız anlamına gelir. Naram-Sin, Nemrut’un gerçek ismi, Akad sülalesinin ve ilk imparatorluğun kurucusu Büyük Sargon’un da torunudur aynı zamanda.

Gecelerden bir gece gördüğü kabusu saray kahinlerine ve büyücülerine anlatır. Dünyaya gelecek bir çocuğun kendisini tahtından edeceğini ve ülkedeki hakimiyetine son vereceğini açıklarlar.
Bunun üzerine Nemrut, kahinlerin önerisiyle doğacak tüm erkek çocukların öldürülmesini ve bu süre içerisinde çiftlerin birbirlerine yakınlaşmasının yasak olduğunu emreder.
Ailelerin başlarına, kuralların uygulanıp uygulanmadığını kontrol eden gözlemciler koyar. Yalnızca, çok güvendiği başdanışmanı Azer’e ve onun ailesine gözlemci koymaz.
Nemrut, yaptırdığı zulümlere, öldürttüğü çocuklara rağmen bir yılın sonunda, kendisini tahtından edecek çocuğun yarın gece ana rahmine düşeceğini öğrenir. Bunun üzerine bütün erkeklerin, şehrin dışına çıkarılmasını emreder.
Nemrut, şehri gezerken krallık mührünü yanına almadığını fark eder. En güvenilir adamı olan Azer’i saraya, mührü alması için gönderir.
Azer gider, mührü alır. Ama aklına karısı gelir. Nefsine hakim olamaz ve karısıyla birlikte olur. Böylece, kötü hükümdar Nemrut’u yok edecek Hz İbrahim, ana rahmine düşer.
Nemrut, kahinlerden aldığı bu ona göre kötü haberle, aynı senede doğacak tüm çocukların öldürülmesini emreder. Azer’den hamile kalan karısı ise hamile olduğunu kocasına söyleyemez, kendisini şişmanlamış gösterir.
Doğum zamanı yaklaşınca Balıklı Göl’de, Mevlid-i Halil Camii’nin arkasında bulunan mağaraya giderek, çocuğunu tek başına doğurur.

Her gün bir defa mağaraya gelerek çocuğunu emzirir, gelemediği günlerde, mağarayı korunak olarak kullanan ceylanların sütüyle beslenir.
Bir gün, 15 ay geçmesine rağmen 15 yaşında gibi görünen İbrahim’i kralın askerleri görür ve saraya getirir. Nemrut, bu delikanlıyı yanına alır. İbrahim sarayda yaşamaya başlar ve sarayın diğer evlatlığı Zeliha ile dost olur.
İbrahim, küçük yaşlarından itibaren yaşamını sorgulamaya ve Rab’bini aramaya başlar. Güneşe inanır, battığını görür, aya inanır, kaybolduğunu görür, yıldızlara inanır, kaydıklarını görür.
En sonunda, karşılığını bulur. Cebrail, kendisine artık peygamber olduğunu, bundan sonra Allah’ın sözcüsü olarak, putlara tapanları, inkâr edenleri eğitmesi gerektiğini söyler.
Ülke, o zamanlar putperest bir ülke, kendi yaptıkları putlara taparlar. Hz İbrahim, insanlara, onların yanlış yolda olduğunu anlatmaya çalışır. Fakat, insanlar Hz İbrahim’i anlamakta zorluk çekerler, çünkü akıllarını kullanmaktan aciz durumdadırlar.
Hz İbrahim, bu insanlara güzel bir ders vermek ister. Vakit, bir şenlik günü. Herkes şenliğe gider fakat, Hz İbrahim, hastalığını sebep göstererek katılamayacağını belirtir.
O zamanlar, biri hasta oldu mu salgın hastalık riski yüzünden kimse onun yanına yanaşmaz. Hz İbrahim, gizlice tapınağa gider ve tüm putları kırar. Biri hariç. Bu putun koluna da, diğer putları kırarken kullandığı sopayı asar.
Ahali, putların kırıldığını görünce Hz İbrahim’i suçlar ve onu sorguya alırlar. Hz İbrahim, kendisinin böyle bir şey yapmadığını, tapınaktaki putun kıskançlığından dolayı diğer putları kırmış olabileceğini söyler.
Diğer insanlar, bunu bir putun yapamayacağını bilirler. İşte, ilerlemenin ve gelişmenin önüne geçen anlayışa, dogmatizme (bağnazlığa) burada rastlanır. Ataları putlara inandıkları için bu insanlar da putlara inanırlar.
Nedenini sorgulamazlar, içlerinde bulunduğu durumu eleştirmezler. Hz İbrahim, bu olay üzerine insanların fikirlerinin yavaş yavaş değişmesini sağlayarak taraftar toplamaya başlar.
Hz İbrahim çevresini genişletirken, Nemrut da bu arada tanrılığını ilan eder. Hz İbrahim tabii ki bunu kabul etmez, tutuklanır ve sorguya alınır.
Niçin benim tanrılığımı kabul etmiyorsun diye sorduğunda Nemrut, Rab tektir, sen sadece bir insansın diye yanıtlar Hz İbrahim. Nemrut, belli ki yarışa girmek ister. “Rab’binin yapabileceği, benim yapamayacağım bir şey söyle” der.
Benim Rab’bim ölüyü diriltir, diriyi de öldürür, diye yanıtlar Hz İbrahim. İnsanoğlunun en zayıf özelliği kibri de burada görürüz.
“Kibir, kendinden habersizliktir. Tıpkı güneşten haberi olmayışı gibi buzun.” Mevlana
Nemrut, bunu kendisinin de yapabileceğini söyler. İki idam mahkumunu getirtir, birini asar, diğerini de serbest bırakır. Hz İbrahim, bunun bu kadar kolay olmadığını göstermek için güneşi batıdan doğurmasını ister.
Nemrut, bunu yapamayacağını bilir. (Bu husus Kuran-ı Kerim’de Bakara suresinin 258. ayetinde yer alıyor.) Bunun üzerine Hz İbrahim’i ateşe atmaya karar verir.
Etrafındaki bütün odunları toplatır, büyükçe bir ateş yaktırır. Balıklı Göl’e girdiğimizde karşıdaki tepenin üzerinde iki tane sütun görürüz. Nemrut, bu sütunları mancınık olarak kullanmış. Hz İbrahim’i bu düzeneğe koydurur ve mancınığın ipi kesilir.

Kuran-ı Kerim’de Enbiya suresi, 69. ayette şöyle bir emir geçer.
Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selâmet ol.
Bunun üzerine Hz İbrahim’in düşmek üzere olduğu ateş suya, ateşteki odunlar ise balıklara dönüşür. (Bir rivayete göre de Hz İbrahim’in düştüğü yer, bir gül bahçesine dönüşür.)
Varlığına inandığı için Allah, Hz İbrahim’e “Halilim (Dostum)” der. Bu göle de bu yüzden Halil-ür Rahman Gölü denir.
Nemrut’un evlatlık kızı Zeliha’nın, Hz İbrahim’in ateşe atılması sebebiyle döktüğü gözyaşları, Balıklı Göl’de bulunan iki büyük gölden ikincisini, Zeliha’nın gözyaşları anlamına gelen Ayn-ı Zeliha Gölü‘nü oluşturmuştur.
Nemrut, Hz İbrahim’i öldüremediği için büyük bir sıkıntı içerisindedir. Bu sefer Rab’a karşı gökyüzüne uçabilecek büyük kartallar ve onların sırtında, ellerinde mızraklarla savaşabilecek askerler yetiştirir.
Gökyüzüne savaşa çıkarlar ve döndüklerinde mızrakların uçları kanlanmıştır. Öldürdüklerini sanarak büyük bir kutlama yaparlar. Bu esnada gökyüzünden sivrisinek ordusu iner ve Nemrut’un ordusunu öldürür.
Nemrut, bu olayı gördükten sonra sarayına kaçar, sivrisineklere karşı sarayın her tarafını kapattırır. Fakat içeri sızan bir sivrisinek Nemrut’un burnundan kafasına girerek onu öldürür.

Balıklıgöl’ün Mimarisi ve Yapıları: Rızvaniye Camii ve Halil-ur Rahman Camii
Balıklıgöl, Şanlıurfa’nın tarihi ve dini önemine ek olarak, güzel mimarisi ve yapılarıyla da dikkat çekiyor. Bu yapılar arasında en önemlileri Rızvaniye Camii ve Halil-ur Rahman Camii‘dir.
Rızvaniye Camii
Rızvaniye Camii, Balıklıgöl’ün kuzeyinde yer alır ve Osmanlı dönemine ait güzel bir yapıdır. 18. yüzyılda inşa edilmiştir ve caminin adı, dönemin valisi Rıza Paşa’dan gelmektedir.
Cami, kesme taşlar kullanılarak yapılmış olup, Osmanlı mimarisinin özelliklerini yansıtmaktadır. İç mekanında yer alan süslemeler ve ahşap işçiliği dikkat çekicidir. Rızvaniye Camii, Balıklıgöl’ün manevi atmosferine katkıda bulunan önemli yapılarından biridir.
Halil-ur Rahman Camii
Halil-ur Rahman Camii, Balıklıgöl’ün güneyinde bulunur ve bu cami, daha eski bir tarihe dayanır. Yapının temelleri Emevi dönemine kadar gitmekle birlikte, cami zaman içinde pek çok kez onarım ve restorasyon geçirmiştir.
Halil-ur Rahman, Hz. İbrahim’in diğer bir adıdır ve bu caminin adı da buradan gelir. Caminin mimarisi, farklı dönemlerin etkilerini gösterir; ancak Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini de görebilirsiniz. Cami, minaresi ve avlusundaki havuzla birlikte güzel bir manzaraya sahiptir.
Bu iki cami, Balıklıgöl’ün hem mimari hem de manevi önemini yansıtır. Ziyaretçiler, bu yapıları gezerek bölgenin tarihine ve kültürel mirasına tanıklık edebilirler. Ayrıca, camilerde düzenlenen etkinlikler ve dini ritüeller, bu önemli mekanın manevi atmosferine katkıda bulunmaktadır.

Balıklıgöl’de ne yapılır?
Böyle bir mucizenin gerçekleştiği Balıklıgöl, özellikle dini bayramlarda ve kandillerde yoğun bir ziyaretçi sayısına ulaşıyor.
- Üç semavi dinin atası kabul edilen Hz İbrahim’in doğduğu kabul edilen mağara burada. Ziyaret edebilirsiniz.
- Balıklı Göl’de fıskiye manzaralı, oturup bir şey içebileceğiniz, mısır yiyebileceğiniz bir kafe bulunuyor. İsterseniz havuzda küçük bir kayıkla, minik bir seyahate de çıkabilirsiniz.
- Balıklı Göl’de bulunan en büyük göl 150 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğinde.
- Yöresel kıyafetler ilginizi çekiyorsa Balıklı Göl’de kıyafetleri denemek için dükkanlar mevcut. Giysileri giyip fotoğraf çektirebileceğiniz gibi, beğendiklerinizi satın da alabiliyorsunuz.

Balıklı göldeki balıkların cinsi
Kutsal oldukları düşünüldüğü için yenmezler, ama yediğinizde zehirlenme ihtimalindeki sebep kutsal olduklarından değil sağlıksız ortamlarda bulundukları içindir.
Yemeğe o kadar alışmışlardır ki… Elinizi uzatsanız yiyecek sanıp birbirlerinin üzerlerine çıkmaya çalışırlar. Piranalar gibi, ne atarsanız yiyorlar. İnsanlar da, her şeyi yiyorlar mı diye test etmek için her şeyi atabiliyorlar.

Eğlenmek için göl çevresinde bulunan balık yemcilerden her turist gibi yem alıp, kefal ve sazan türündeki bu balıkları besleyebilirsiniz.
Peki, bu balıklar buraya nasıl gelmişler? Bu sorunun bilimsel açıklaması, göçmen kuşlarla ilgilidir. Göçmen kuşlar, bir su birikintisinden başka bir su birikintisine yol alırlar, balık ve yumurtalarla beslenirler.
Yedikleri yiyeceklerin bir kısmı kursaklarında kalır, sonraki su birikintisinde kursaklarındaki yumurtaları bırakırlar. 6 ay sonra, geri dönüş yolunda, bıraktıkları bu yumurtalar balık olur ve göçmen kuşların yemeği haline gelirler. Balık olmayan su birikintilerinde balıklar bu şekilde var olurlar.
Balıklı Göl nerede?
Balıklıgöl, Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan tarihi ve dini öneme sahip bir yer. Şanlıurfa ilinde bulunuyor ve pek çok turist ve ziyaretçi tarafından ilgi görüyor.
Balıklıgöl’e gitmek istiyorsanız, öncelikle Şanlıurfa’ya ulaşmanız gerekiyor. Türkiye’nin diğer şehirlerinden Şanlıurfa’ya uçak, otobüs veya trenle ulaşabilirsiniz.
Şanlıurfa’ya vardığınızda, şehir merkezinden veya otogardan Balıklıgöl’e gitmek için toplu taşıma araçlarını (dolmuş veya belediye otobüsü) kullanabilirsiniz. Genellikle bu araçlar sık sık kalkar ve bölgeye ulaşım oldukça kolaydır.
Balıklıgöl’e gittiğinizde, hem tarihi ve dini öneme sahip yapıları hem de o muhteşem havuzdaki balıkları görebilirsiniz.
Ayrıca, etrafta dolaşırken çevredeki çay bahçelerinde oturup çay içebilir, dinlenebilir ve yöresel lezzetleri tatma şansı da bulabilirsiniz. Unutmayın, balıklara zarar vermemek için havuzdaki balıklara dokunmamaya dikkat etmek önemli!
Balıklıgöl, Şanlıurfa’nın önemli turistik noktalarından sadece biri. Şehirde geçirdiğiniz süre boyunca, diğer tarihi ve kültürel mekanları da ziyaret edebilirsiniz
Sıkça Sorulan Sorular
Urfa Balıklıgöl hangi peygamber ile anılır?
Urfa Balıklıgöl, Hz. İbrahim ile anılıyor. İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi semavi dinlerde önemli bir yere sahip olan Hz. İbrahim, buradaki efsanevi hikaye ve mucize ile özdeşleşmiş.
Balıklıgöl’ün suyu neden bulanıktır?
Balıklıgöl’ün suyu, çevredeki toprak ve mineral bileşenlerinden dolayı bulanık görünebilir. Ayrıca, suyun içinde yaşayan balıklar ve diğer canlılar da suyun bulanık görünmesine katkıda bulunabilir.
Balıklıgöl’ün derinliği ne kadar?
Balıklıgöl’ün derinliği hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, havuzun yaklaşık olarak 3,5 metre derinliğinde olduğu düşünülüyor.
Hz. İbrahim neden ateşe atıldı?
Hz. İbrahim, o dönemde yaşayan zalim ve gaddar kral Nemrut’a karşı çıktığı ve halkı tek Tanrı’ya inanmaya davet ettiği için ateşe atıldı. Nemrut, kendisine tapınmalarını emretmişti, ancak Hz. İbrahim bu emre karşı gelerek halkı tek Tanrı’ya inanmaya çağırdı. Bu durum, Nemrut’un öfkesini üzerine çekti ve Hz. İbrahim’i ateşe atarak öldürmeye karar verdi.
Sonuç
Sonuç olarak, Şanlıurfa’nın Balıklıgöl bölgesi, tarihi ve dini önemi, efsanevi hikayeleri ve etkileyici mimarisi ile Türkiye’nin önemli turistik ve kültürel destinasyonlarından biri.
Hz. İbrahim’in mucizesine ev sahipliği yapan bu kutsal mekan, ziyaretçilere hem manevi bir deneyim sunmakta hem de bölgenin zengin tarihine ve kültürel mirasına tanıklık etme fırsatı vermektedir.
Rızvaniye Camii ve Halil-ur Rahman Camii gibi yapılarıyla da mimari açıdan önemli olan Balıklıgöl, Şanlıurfa’nın ve Türkiye’nin keşfedilmeye değer yerlerinden biri.