Üç Şerefeli Camii, kimi kaynaklara göre Yıldırım Bayezid’in oğlu Musa Çelebi tarafından 1410 yılında, kimisine göre de Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat tarafından 1437 yılında yaptırılmış ve dönemin önemli mimari yapıları arasında gösterilmiştir.
Erken dönem mimarisi ve klasik dönem mimarisi arasında bir geçiş olan cami, Osmanlı Dönemi’nde bir gelenek halini alan savaş sonrası kazanılan zafer için dikilen hayırlı bir anıtsal yapı niteliğindedir.
Üç Şerefeli Camii‘nin inşasında, İzmir’in fethi ile elde edilen ganimetlerin kullanıldığı söylenir.


Yaklaşık 100 yıl sonra Mimar Sinan‘ın yapacağı camilere fikirsel olarak zemin hazırlayan caminin, her biri birbirinden farklı büyüklükte ve genişlikte olmak üzere toplamda 4 minaresi bulunur.
İlk defa bir camide 4 minare olan ve burma motifli minareden dolayı Burmalı Camii olarak da anılan cami, Üç Şerefeli Camii adını 67 metre yüksekliğindeki minaresinden alır. Caminin adını aldığı, baklava motifli üç şerefeli minarenin içinde ise her bir şerefeye çıkan 3 merdiven bulunur.


Mimar Sinan’ın ustası ve İstanbul’daki Rumeli Hisarı‘nın mimarı olan Hacı Muslihittin Ağa tarafından inşa edilen Üç Şerefeli Camii ile birlikte Selçuklu döneminin çok kubbeli yapı düzeni, yerini tek kubbeli yapıya bırakmıştır. Dönemin ilk merkezi kubbesi olan 24 metre çapındaki kubbeyi, sekiz payanda taşımakta.

Osmanlı Dönemi’nde avlulu ilk cami olma özelliğini de taşıyan caminin kıble yönünde ise dönemin ileri gelenlerinin bulunduğu bir mezarlık vardır. Vali, müderris, subay, kadı, tüccar gibi kişilerin yer aldığı kabirler ile birlikte toplamda 195 mezar taşı mevcutmuş.
Mektep ve medresesiyle bir külliye oluşturan cami, Edirne il merkezinde, Selimiye Camii’ne 500 metre mesafedeki Hükümet Caddesi üzerindedir, Selimiye Camii ziyaretiniz sırasında görülmeye değer bir yapıdır Üç Şerefeli Cami.