İzmir’in kalabalığından uzaklaşmak, sakin ama keyifli bir sahil kasabasında denize girmek, yürümek ve güzel yemekler yemek istiyorsanız, Çeşmealtı'nı değerlendirebilirsiniz. Urla’ya bağlı bu huzurlu belde; berrak denizi, uzun sahili, samimi kafeleri ve gün batımı manzarasıyla kesinlikle keşfedilmeyi hak ediyor.
Çeşmealtı Nerede ve Nasıl Gidilir?
Çeşmealtı, İzmir’in Urla ilçesine bağlı, huzurlu ve keyifli bir sahil kasabası gibi. Tam olarak Denizli Mahallesi sınırları içinde kalıyor. İzmir şehir merkezine yaklaşık 35-40 km uzaklıkta. Ben Konak’tan arabayla çıktım, trafiğe göre yaklaşık 45 dakika sürdü. Yol boyunca Urla tabelalarını takip ederek, yeşillikler içinden güzel bir rota izliyorsunuz. Özellikle sabah saatlerinde yola çıkarsanız, güne keyifli bir kahvaltı ve deniz havasıyla başlamış oluyorsunuz.
Eğer arabanız yoksa da üzülmeyin. Toplu taşıma ile ulaşmak da mümkün. Fahrettin Altay’dan Urla otobüslerine binerek ya da İZBAN ile Hatay’a kadar gelip oradan dolmuşla geçerek ulaşabilirsiniz. Urla’ya kadar geldikten sonra minibüslerle Çeşmealtı’na geçiş yapılıyor. Yaz aylarında bu minibüsler biraz kalabalık olabiliyor ama gün içinde sık aralıklarla çalışıyorlar.
Benim önerim, eğer imkanınız varsa araba ile gitmeniz olur. Çünkü Çeşmealtı’na giden yol boyunca uğrayabileceğiniz pek çok güzel yer var: üzüm bağları, küçük köyler, yol üstü kahvaltıcılar… Ayrıca aracınız varsa sahil boyunca farklı koylara da kolayca uğrayabilirsiniz.
Park yeri konusu ise biraz sıkıntılı olabilir, özellikle hafta sonları. Sahile yakın sokaklarda park edecek yer bulmak zorlaşıyor. Bu yüzden ya erken gitmek ya da biraz içeride park edip kısa bir yürüyüşle sahile ulaşmak iyi fikir.

Çeşmealtı’nın En Güzel Plajları
Çeşmealtı’nın sahili boyunca farklı plaj alternatifleri var. Kimisi tamamen halka açık, kimisi beach club konseptiyle hizmet veriyor. İşte benim gözümden en güzel plajlar:
Çeşmealtı Mavi Plaj
Burası kesinlikle en serin, en temiz ve en berrak denize sahip yer. Ama ufak bir uyarı: zemini baya taşlık, o yüzden deniz ayakkabısı şart. Yoksa ilk girişte biraz zorlanabilirsiniz.
Mavi Plaj’da hem halk plajı bölümü var hem de hemen yanında Palm Motel Beach Club bulunuyor. Eğer sakin bir deniz günü istiyorsanız sabah erken saatlerde gidin, plaj neredeyse boş oluyor. Öğleye doğru kalabalıklaşsa da fazla gürültü olmuyor. Denizin rengi, özellikle güneş tam tepedeyken adeta turkuaza dönüyor. Su oldukça serin, yani yaz sıcağında kendine gelmek istiyorsanız burası ilaç gibi.
Palm Motel Beach Club
Mavi Plaj’ın bitişiğindeki bu işletme, şezlonglu ahşap bir iskeleye sahip. Suyun üstüne uzanıp güneşlenmek, canın istediğinde iskeleden cumburlop denize atlamak çok keyifli. Aynı zamanda burası konaklama imkanı da sunuyor, yani ister sabah yüzüp dönebilir, ister birkaç gün kalabilirsiniz. Akşam saatlerinde DJ performansları ya da küçük etkinlikler oluyor. Gün batımında hafif müzik eşliğinde bir şeyler içmek güzel bir deneyim.
Kafeler ve Restoranlar
Çeşmealtı sadece deniziyle değil, yeme içme seçenekleriyle de insanı mutlu ediyor. Sahil boyunca yürürken burnunuza balık ızgaranın kokusu karışıyor, bir yandan da kahve makinelerinin sesi geliyor. Kısacası ister rakı-balık keyfi yapın, ister sade bir filtre kahveyle kitap okuyun; burada herkesin tarzına uygun bir yer var.
Balık ve Rakı: Deniz kenarında rakı-balık yapmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Özellikle akşam saatlerinde restoranlar ışıklarını yakmaya başlıyor, deniz hafifçe dalgalanıyor ve ortaya meze tabakları geliyor… Çeşmealtı’nda birçok balık restoranı var ama bence en güzel olanlar marinaya yakın olanlar. Hem manzara harika hem de fiyatlar İzmir’e göre hâlâ makul sayılır. Kalamar, karides güveç, levrek…
Kahve Severler İçin: Kahve benim için önemli bir mola sebebidir. Rast Urla ve Pablo Artisan Coffee gibi yerler sahil kenarında hem güzel kahve yapıyor hem de keyifli bir oturma ortamı sunuyor. Özellikle sabah saatlerinde burası kahve içen, bilgisayarını açan ya da sadece geleni geçeni izleyen insanlarla doluyor.
Pablo'nun açık alanı denize çok yakın, rüzgar hafif esiyor, kahvenizi yudumlarken biri kitap okuyor, biri fotoğraf çekiyor. Rast ise biraz daha “cool” bir havası olan, dekorasyonuyla dikkat çeken bir yer. Fiyatlar şehir ortalamasında, yani ne çok pahalı ne çok ucuz.
Dondurma Molası: Yaz sıcağında dondurma yemeden olmaz. Sahil boyunca yürürken birkaç tane iyi dondurmacı göreceksiniz. Külahta sakızlı ya da limonlu dondurma alıp deniz kenarında yürümek kesinlikle Çeşmealtı ruhunun bir parçası. Dondurmacılar genelde taze ve yerel malzeme kullanıyor, bu da tatları daha özel kılıyor.
Kahvaltı ve Brunch: Eğer sabah saatlerinde gitmeyi düşünüyorsanız, güzel bir kahvaltı yapmak şart. Bazı sahil kafelerinde serpme kahvaltı ya da daha sade seçenekler bulunuyor. Yumurtalı ekmek, zeytin, peynir ve sıcacık çayla güne başlamak gibisi yok. Brunch için de seçenekler var, özellikle hafta sonları erken gitmek gerek çünkü yer bulmak zorlaşıyor.
Gün Batımı ve Sabah Yürüyüşleri
Çeşmealtı’nda günün iki özel anı var: sabahın erken saatleri ve güneşin denizin arkasında kaybolduğu o akşam dakikaları. Eğer bir gününüz varsa bile, bu iki zamanı kaçırmayın derim. Çünkü sahilin ruhu tam da bu saatlerde kendini gösteriyor.
Gün Batımı: Gün batımını izlemek için en güzel yerlerden biri sahil boyunca uzanan yürüyüş yolu. Elinize bir içecek alın, sahil kenarındaki bir banka oturun ya da iskeleye geçip ayaklarınızı sarkıtın. Gökyüzü önce turuncuya, sonra pembeye, en son da mora dönüyor. Eğer fotoğraf çekmeyi seviyorsanız bu saatlerde ışık inanılmaz oluyor.
Sabah Yürüyüşleri: Erken kalkmayı seviyorsanız sabah yürüyüşü yapmadan Çeşmealtı’ndan dönmeyin. Sabah saatlerinde sahil neredeyse bomboş oluyor. Hava serin, deniz pürüzsüz, kuş sesleri dışında ses yok. Yolda sadece birkaç koşucu, erken denize girmeye gelen birkaç kişi ya da elinde kahvesiyle yürüyen yerel halk oluyor.
Ben genelde sabahları kahvemi alıp sessiz sessiz yürümeyi tercih ediyorum. Sahil boyunca ilerledikçe güneş yavaşça yükseliyor ve denizin üstüne yansıyor. Günün geri kalanı ne kadar kalabalık geçerse geçsin, bu sabah dakikaları insanın içine bir huzur bırakıyor.
Küçük Uyarılar
Çeşmealtı gerçekten huzurlu, sakin bir yer ama yine de bazı şeyleri bilerek gitmek daha iyi bir deneyim yaşamanızı sağlar.
Park Yeri Sorunu: Arabayla gitmeyi düşünüyorsanız özellikle yaz aylarında, hafta sonlarında ya da bayram tatillerinde erken gitmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü sahile yakın park yeri bulmak gerçekten zorlaşıyor. Sahil çevresindeki sokaklar dar ve çok çabuk doluyor. Eğer geç giderseniz arabayı biraz daha içerideki mahallelere bırakıp yürümek zorunda kalabilirsiniz.
Bazı beach club'lar kendi otoparklarını sunsa da, sınırlı sayıda araç alıyorlar ve genelde sabah saatlerinde doluyor. Sabah 9'dan önce gibi orada olmak en güvenlisi diyebilirim.
Denizanaları: Ben denk gelmedim ama birkaç yerli bana yaz aylarının bazı dönemlerinde mavi denizanalarının görülebildiğini söyledi. Özellikle rüzgarlı günlerden sonra, deniz daha serinken kıyıya yakın yüzeyde çıkabiliyorlarmış. Zararlı değiller ama temastan kaçınmakta fayda var. Yüzmeden önce denizi kontrol etmek iyi bir fikir olabilir. Yani “çok güzel bir deniz var” deyip düşünmeden atlamadan önce şöyle bir bakın derim.
Kalabalık ve Sessizlik Dengesi: Çeşmealtı genel olarak sakin bir yer olsa da yazın hafta sonları ciddi bir ziyaretçi alıyor. Özellikle kafeler, plajlar ve sahil yolu kalabalıklaşabiliyor. Eğer kalabalıktan hoşlanmıyorsanız, hafta içi gelmeyi ya da sabah erken saatleri tercih etmeyi düşünebilirsiniz. Ama güzel olan şu ki, sahil çok uzun olduğu için yürüdükçe daha tenha yerlere ulaşmak mümkün. Yani ne olursa olsun kendi köşenizi bulabiliyorsunuz.
Sonuç
Çeşmealtı, kalabalıktan kaçmak isteyenlerin, günübirlik kaçamak arayanların ya da birkaç gün kafa dinlemek isteyenlerin rahatça tercih edebileceği bir sahil beldesi. Sahilin tadını çıkarmak, güzel bir gün batımı izlemek ve doğayla iç içe birkaç saat geçirmek istiyorsanız, bavulunuzu hazırlayın; rotanızı Çeşmealtı’na çevirin.
Yorumlar (0)
Yorum yapmak için giriş yapın
Şikayet Et