Aydın’ın Kuşadası ve Söke ilçelerinin sınırında bulunan Dilek Yarımadası Milli Parkı, önemli hayvan türleri, bitkileri ve doğal güzellikleriyle ön plana çıkıyor. 1966 yılında milli park ilan edilen bölge, benzersiz çeşitliliği nedeniyle, 1994 yılında milli park ilan edilen Büyük Menderes Deltası ile birlikte Avrupa Konseyi tarafından Flora Biogenetik Rezerv Alanı kabul edilmiş. Bu sebeple milli parkın asıl ismi Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı olarak geçiyor.
Güzelçamlı isminin nereden geldiğinden de bahsedelim. 1920’li yıllarda ortaya çıkan mübadele sonucu Yunanistan’ın Kavala kentine yakın bir konumda olan Leftere köyündeki Türkler bir gemiyle İzmir’e, oradan da Güzelçamlı’nın bulunduğu bölgeye yerleşirler.
O zamanlar bölgenin ismi Rumca Kala (İyi) ve Maki (Kısa, Bodur) birleşiminden Kalamaki olarak kullanılıyordu. Türkler bu ismi yine benzer bir anlama gelen Güzelçamlı olarak değiştirmişlerdir.
Milli parkta yer alan tek yerleşim yeri, Aydın Dağları‘nın bir uzantısı olan Dilek Yarımadası’nın güney yamacında yer alan Doğanbey Köyü. Eski adı Domatia olan ve 1923 yılında mübadele sonucu Rumların zorunlu göçe tabi tutulduğu köyde bugün, çok az insan yerleşik yaşamına devam ediyor.
Dilek Yarımadası Koyları
Kuşadası’nın en güzel etkinliği yüzmektir. Milli park sınırları içinde halka açık olan birkaç adet koy bulunuyor. Koyların her biri temiz ve bakımlı. Denizi de mis gibi, tertemiz. Su üzerinden su altını rahatlıkla görebileceğiniz türden. Bu koylardan milli parka girerek faydalanabiliyorsunuz. Milli parka giriş ücretli.
İçmeler Koyu
Milli parka giriş yaptıktan sonra en yakın koy girişten 1^km ilerideki İçmeler Koyu. Burası milli parkın en kalabalık noktası. Hem girişe yakın, arabası olmayanlar buraya rahatlıkla yürüyebiliyor, ayrıca şehir merkezinden İçmeler Koyu’na minibüs seferleri bulunuyor.
Minibüsler sonraki koylara kadar gitmiyor, burası onların son durağı. 310 metre uzunluğundaki plajı halkı taşımada yetersiz ancak yine de buraya ilgi büyük.
Aydınlık Koyu
Milli parkın giriş kapısına 5^km mesafedeki Aydınlık Koyu, anayoldan iki girişe sahip, ancak tek bir noktada birleşiyor. 750 metre uzunluğunda bir plajı bulunuyor.
Kavaklıburun Koyu
Kavak ağaçları nedeniyle Kavalıburun ismini alan koy 1km uzunluğunda doğal bir plaja sahip. Burası milli parkın en uzun plajı. Girişten 9km içeride.
Karasu Plajı
Milli parkın araçla gidilebilen en uzak noktası, 11km mesafedeki Karasu Koyu’dur. İlerisi, jandarma bölgesine girdiği için izin verilmiyor.
450 metre uzunluğundaki doğal plajı ve denizinin güzelliği tartışılmaz ve en önemlisi deniz bulanık değil, oldukça berrak. Çakıl taşları ile başlayan plaj denizin ortalarına doğru bir anda kuma dönüşüyor.
Dilek Yarımadası Milli Parkı koyları ve plajlarının tamamı tuvalet, duş, piknik ve kafeterya ihtiyacınızı karşılayacak nitelikte. Kafelerde ağırlıklı olarak ekmek arası köfte tercih ediliyor ve fiyatları normal.
Tüm bu koylar, özellikle hafta sonları çok kalabalık olabiliyor. Karasu Koyu’nun denize iniş yolu kısa olduğundan araç kalabalığıyla karşılaşabilirsiniz. İçmeler Koyu çevresi de, girişe yakın olduğundan araba sıkışıklığı yaşayabilirsiniz.
Milli parkın girişi de özellikle Cumartesi öğleden sonra piknik yapmak isteyen yöre halkı çok olur. Girişindeki trafiğe de hazırlıklı olun. İmkanınız varsa hafta içi gitmenizi öneririz.
Dilek Yarımadası’nın doğası arasında yürüyüş parkurları da bulunuyor. 27 bin hektarlık milli parkın en yüksek noktası, 1237 metre yüksekliğindeki Dilek Tepe. Devam ederseniz yolunuz Doğanbey Köyü’ne kadar devam eder. Zirveden manzarayı izlemenin çok güzel olduğu söyleniyor.
Çıkmış olsaydık Kuşadası’nı ve en yakın noktası 1,5 km olan Samos Adası‘nı tepeden izleme şansımız olacaktı. Kilometreler boyunca yürüyebileceğiniz trekking parkurunda yürüyüş tabelaları aracılığıyla yolu kaçırmanız mümkün olmuyor.
Zaten ormanın içinde yürüyebileceğiniz yolları seçmek kolay burada. Ancak yaz dönemlerinde sineklerden ve arılardan muzdarip olunabiliyor. Bu tip durumların önüne geçmek için sinek kovucu götürmeniz sizin yararınıza. Tabii burada sadece yürüyüş yapmak değil, bisiklete binmek de mümkün.
Trekking parkuruna Aydınlık Koyu ile Kavaklıburun Koyu arasında kalan geçitten ulaşılabiliyor. Önünde kocaman, sarı renkte Kanyon yazılı levha bulunuyor.
Dereler tarafından aşınan bir kanyondan geçerek Eski Doğanbey Köyü’ne kadar uzanıyor bu yol. Oluklu Kanyon’dan Doğanbey Köyü’ne yürüyüş yaklaşık 15km sürüyor. Yol üzerinde birbirinden farklı hayvanlarla karşılaşabilirsiniz.
Domuzlar genellikle yiyecek bulmak için sahile, plajlara iner, insanların yanında yiyecek ararlar. Genel olarak yaklaşmamayı tercih ettiklerinden korkulacak bir durum yok.
Başka bir parkur da milli parkın girişine yakın bir noktada yer alan, antik döneme ait birkaç yapıya sahip Panionion’dan başlıyor. Panionion’dan Eski Doğanbey Köyü’ne uzaklıklık ise yaklaşık 30km. Oluklu Kanyon’dan başlayıp Karakol Geçidi üzerinden Panionion’a olan mesafe ise 37km. Tabii bunlar yürüyüş için değil, daha çok bisikletliler için olan parkurlar.
Eski adı Kalamaki olan Dilek Yarımadası, Kuşadası’na 28 km uzaklıkta. 100 km’lik bir orman örtüsüyle çevrili alan, birçok kuş türü ile kara ve deniz canlılarına ev sahipliği yapıyor.
Özellikle nesli tükenmekte olan Akdeniz fokunun evi gibidir yarımada. Kayalık alanlarda ve yerleşimden uzak noktalarda üreme sağlayabilen bu hayvanların günümüzde 500 adet kaldığı tahmin ediliyor.
Çarpıcı diğer bir hayvan ise Anadolu parsı olarak anılan İran parsıdır. Geleceği olmayan bu hayvanların Anadolu’da olup olmadığı kesin olarak bilinmemekte, ancak Siirt’te ve Diyarbakır’da öldürülen parsların belgelenmesiyle hâlâ var oldukları sanılmakta.
Milli park içerisinde korunan hayvanlar arasında Anadolu Parsı olduğu söylense de, varlığı henüz tespit edilememiş. Dilek Yarımadası Milli Parkı tamamen koruma altında, milli park sınırları içinde çadır kurmaya, konaklamaya izin verilmiyor.
Panionion Antik Toplantı Alanı
İyonya devletleri Foça ile Didim arasındaki topraklarda yaşamış ve zamanın en ileri uygarlığını yaratmışlar. Aralarında Priene, Myus, Miletos, Samos, Ephesus, Teos, Labedos gibi devletlerin kurduğu federasyon, gelecek ile ilgili planları Panionion’da yapar, güçlerini artırma yöntemlerini burada tartışır, savaş kararlarını burada alırdı. Kuşadası’na bağlı Davutlar sınırları içinde yer alan Panionion, İyonya devletlerinin politik tartışmaları yaptığı toplanma yeriydi.
1950’li yıllarda Frankfurt Üniversitesi’nden arkeolog Gerhard Kleiner burada yaptığı kazı çalışmalarında kayanın dış yüzeyine oyulmuş 11 basamaklı bir oturma alanı keşfetmiş. Antik tiyatro şeklindeki oturma alanı, bu bölgenin bir toplantı alanı olduğunu doğrular nitelikte.
Panionion’a ulaşım için milli park girişinden 1,7km sonra sağ tarafa istikamet gösteren Panionion tabelasından sapın.
Güzelçamlı yolundan içeri girmeniz gerekiyor. 300 metre sonra sol tarafı işaret eden tabelayı görürsünüz. Yolu iyi olmadığı için aracınızı o bölgeye park edip, 140 metre içeri toprak yoldan yürümeniz gerekiyor.
Dilek Yarımadası Milli Parkı giriş ücreti ne kadardır?
Dilek Yarımadası Milli Parkı’na giriş ücretli. Yaya olarak giriyorsanız 5TL. Yaya olarak girip nerelere ulaşacağım demeyin.
Çokça yaya giren ve otostop çeken insanlar var plajlara doğru. Zaten araç ile gidiyorsanız plajlardan başka bir yere gidemezsiniz. Bisikletliler için de giriş ücreti 5TL, motorsiklet 10TL, otomobil 15TL.
Dilek Yarımadası Milli Parkı nerede ve nasıl gidilir?
Milli park Kuşadası’nın güneyinde, Söke’nin batısında yer alan Güzelçamlı’da yer alıyor. Ege’ye doğru uzanan bu yarımada şeklindeki burun Güzelçamlı’ya bağlı. Milli parkın girişi de Kuşadası’ndan gelirken Zeus Mağarası’nı geçtikten kısa bir süre sonra. Buraya ulaşmak için tek bir yolunuz var, o da Davutları geçip Güzelçamlı’ya doğru ilerlemek.
Zeus Mağarası
Kuşadası‘nın Güzelçamlı Mahallesi’nde yer alan Zeus Mağarası, Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın çok yakınında yer alıyor. Yolunuz milli parka düşerse 10 dakikanızı Zeus Mağarası‘na ayırabilirsiniz.
Kışın yöre gençlerinin yazın turist halkının pek sevdiği mağara, kendisinin kutsal olduğuna inanan bir kesimin de gazabına uğruyor. Mağara girişindeki her türlü bitki, kağıt ve peçete parçaları asılarak dilek ağacına çevrilmiş.
Özellikle Ege’nin sıcağında, soğuk suda yüzmekten hoşlananlar için biçilmiş kaftandır adeta. Mağara olması nedeniyle serin bir ortam, suyun dağdan gelmesi nedeniyle de soğuk bir suya sahip.
Denizden gelen tuzlu su ile birleştiğinde sodalı su kıvamında bir su ortaya çıktığı söyleniyor. Suyun ortalama sıcaklığı 5 derece olarak ölçülmüş.
Zeus Mağarası nerede ve nasıl gidilir?
Milli Park Caddesi üzerinden geldiğinizde tabelaları ve yoğunluğu görürsünüz zaten. Arabanızı yol üzerinde bir yere park edin ve kumlar üzerinden ormana doğru yürümeye başlayın.
Denizden 200 metre içeride kalan Zeus Mağarası’na ulaşmak için, ana yoldan 90 metre yürümeniz gerekiyor. Bu mesafenin son 20 metresi ise kaygan ve taşlık bir patikadan sağlanıyor.
Mağarayı gördüğünüzde Gotik bir hava olduğunu düşünürsünüz. Mağara suyunun görünen tarafı turkuaza çalmasına rağmen, mağaranın iç tarafları ışık almadığı için siyah renk hakimdir.
Zeus Mağarası popüler olmasına karşın çok da bir pozu yok, ama o bölgeye kadar gitmişken en azından bir kere, ne olduğunu anlamak adına gitmeli.
