İstanbul'un kalabalığından uzaklaşıp maneviyatla iç içe bir yolculuğa çıkmak isteyenler için Yuşa Tepesi, eşsiz bir durak sunuyor. Beykoz’da, yemyeşil doğanın ortasında yer alan bu tepe; tarihi, dini ve mistik yönüyle ziyaretçilerine hem huzur hem de derin düşünceler vadediyor. Hz. Yuşa’nın burada yattığına inanılan türbe ve çevresindeki cami, bu mekânı sadece bir gezi noktası değil, aynı zamanda içsel bir durak haline getiriyor.

Yuşa Tepesi'nin Tarihi

İstanbul’un kalabalığından biraz uzaklaşıp da Beykoz taraflarına geçtiğinizde, sizi karşılayan yemyeşil bir doğa ve bu doğanın tam ortasında yükselen Yuşa Tepesi var. Bu tepe, sadece bir manzara noktası değil; yüzyıllardır insanların inançlarıyla, dualarıyla ve hikâyeleriyle şekillenmiş bir yer.

Yuşa Tepesi, yaklaşık 200 metre yüksekliğiyle İstanbul’un denize en yakın ve en yüksek tepelerinden biri. Bugün bile ayakta duran manevi atmosferiyle, buraya adım attığınız an geçmişin izlerini hissetmeye başlıyorsunuz. Sessizlik, rüzgarın uğultusu ve kuş sesleri arasında, sanki zaman durmuş gibi geliyor.

Yusa tepesi istanbul manzarasi

Tepenin tarihine baktığımızda, buranın sadece İslamiyet dönemine değil, çok daha eskilere dayandığını görüyoruz. Rivayetlere göre, bu bölge Roma döneminde Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapmış. Sonra Bizanslılar bu tapınağı Hagios Michael Kilisesi’ne çevirmiş. Osmanlı döneminde ise 28. Çelebizade Mehmet Said Paşa, buraya bir cami ve türbe yaptırmış. Yani burası, farklı medeniyetlerin kutsal mekânı olmuş.

Ne yazık ki bu yapılar zamanla çeşitli depremler, yangınlar gibi doğal afetlerden zarar görmüş. Ama 1863 yılında Sultan Abdülaziz’in emriyle onarımdan geçmiş ve bugünkü halini almış. Bugün buraya gittiğinizde gördüğünüz cami ve türbe, aslında o dönemin bir mirası.

Tarihi sadece taşlar, yapılar ya da belgeler anlatmaz. Yuşa Tepesi’nde de böyle... Burada yürürken, geçmişten gelen bir huzur sizi sarıyor. Kim bilir, belki de yüzyıllar önce buraya dua etmeye gelen insanların ayak izleri hâlâ toprakta duruyordur. Belki de o yüzden bu tepeye gelenler, sadece İstanbul’un güzel manzarasını değil, içsel bir dinginliği de beraberinde götürüyor.

Yuşa Aleyhisselam Kimdir?

Yuşa Aleyhisselam, sadece dini anlatımlarda geçen bir isim değil; onun hayatı, hikayesi ve yaşadıkları aslında çok derin bir manevi yolculuğu temsil ediyor. Yuşa ismini duyan çoğu kişi onu Hz. Musa ile olan bağıyla hatırlar. Zaten birçok İslami kaynakta da bu yönüyle tanıtılır: Hz. Musa’nın yardımcısı, yol arkadaşı ve ardından onun yerine geçen bir peygamber.

Asıl adı Yeşu olan Yuşa Aleyhisselam, Arapçaya "Yûşâ" şeklinde geçmiş. Hz. Yusuf’un soyundan geldiği rivayet ediliyor. Babasının adı Nun, annesinin adı ise Meryem. Bazı kaynaklarda annesinin Hz. Musa’nın kız kardeşi olduğu da belirtiliyor. Bu yönüyle hem ailesel hem de manevi olarak Hz. Musa ile çok güçlü bir bağ içinde.

Yusa tepesi beykoz gezilecek yerler

Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresi’nde geçen meşhur yolculuk hikayesinde, Hz. Musa’nın yanında bulunan “genç adam”ın Yuşa Aleyhisselam olduğu rivayet ediliyor. Hani şu “iki denizin birleştiği yere kadar gitme” hikayesi… Hz. Musa’nın, Allah’ın ona daha fazla bilgi verdiği kul (Hz. Hızır) ile buluştuğu o yolculukta ona eşlik eden genç işte Yuşa’ydı. Bu anlatım, onun sadece bir peygamber değil, aynı zamanda bir arayış insanı, bir yol arkadaşı olduğunu da gösteriyor.

İslami rivayetlerde Yuşa Aleyhisselam’ın fiziksel özelliklerinden de bahsediliyor. Orta boylu, buğday tenli, büyük gözlü, yiğit bir savaşçı. Aynı zamanda cesur bir lider ve mücahit. Sadece bir peygamber değil, halkını yöneten, onlara rehberlik eden biri. Hz. Musa’dan sonra İsrailoğullarını Kenan diyarına götüren kişi olarak anılıyor.

Hz. Yuşa Türbesi ve Cami

Beykoz’un tepesinde, rüzgârın uğultusu ve kuş sesleri eşliğinde yürürken, karşınıza sade ama bir o kadar etkileyici bir yapı çıkıyor, Hz. Yuşa Türbesi ve onun hemen yanında yer alan cami. Buraya ilk kez gelen biriyseniz, etraftaki sakinlik ve doğallık sizi hemen sarıyor. Burası hem tarihi hem de manevi olarak oldukça özel bir yer.

Hz. Yuşa Türbesi’nin en dikkat çekici yönü mezarın uzunluğu. Ziyaret ettiğinizde 17 metreyi bulan bir mezar göreceksiniz. İlk bakışta insan bu uzunluğa şaşırıyor ama biraz sonra bunun sadece bir mezar değil, bir inanç sembolü olduğunu fark ediyor. Bu konuya birazdan ayrı bir başlıkta daha detaylı değineceğim.

Türbe, 1755 yılında Osmanlı sadrazamlarından 28. Çelebizade Mehmet Said Paşa tarafından yaptırılmış. Ama zaman içinde depremler, yangınlar gibi olaylarla zarar görmüş. Neyse ki 1863 yılında Sultan Abdülaziz burayı onartmış ve günümüze kadar korunarak gelmiş.

Hz yusa turbesi beykoz gezilecek yerler

Türbenin hemen yanında yer alan cami, oldukça sade ama çok huzurlu. İçerideki atmosferde bir abartı yok. Halılar, pencereler, mihrap... Hepsi sessiz bir ibadeti destekleyecek şekilde düşünülmüş. Bazı camiler süsleriyle etkiler, burasıysa sadeliğiyle. Ayakkabılar için poşetler hazır, abdest yerleri temiz ve düzenli. Cami küçük ama içeriye adım attığınızda o küçüklüğün içinde kocaman bir huzur sizi karşılıyor.

Ziyaretçiler genelde burada namaz kılıyor, dua ediyor, biraz oturup dinleniyor. Bahçesinde banka oturup manzarayı izleyen, içinden geçenleri sessizce düşünen insanlara rastlıyorsunuz. Bir tür manevi sığınak gibi. Sadece ibadet değil, aynı zamanda bir nefeslenme alanı.

Benim için bu türbe ve cami sadece tarihî bir yapı değil, aynı zamanda insanın iç dünyasına açılan bir kapıydı. Giden çoğu kişi de bu hissi yaşıyor. Kimisi adak adıyor, kimisi sessizce bir dilek tutuyor, kimisi de sadece manzarayı izleyerek ruhunu dinlendiriyor. Ne için gittiğinizden bağımsız olarak, dönerken iç dünyanıza bir şeyler eklenmiş oluyor.

Yuşa Aleyhisselam’ın Mucizeleri

Peygamberlerin hayatlarında sıkça karşılaştığımız şeylerden biri, onların yaşadığı olağanüstü olaylar yani mucizelerdir. Yuşa Aleyhisselam da bu anlamda farklı değil. Onunla ilgili anlatılan bazı olaylar, hem dini kaynaklarda hem de halk arasında sıkça paylaşılıyor. Kimileri bu olaylara tamamen inanıyor, kimileri de sembolik yorumluyor. Ama ortak nokta şu: Bu anlatılar, Yuşa Aleyhisselam’ın ne kadar özel bir insan olduğuna işaret ediyor.

En çok bilinen mucizelerden biri, Şeria Nehri’ni ayakları ıslanmadan geçmesi. Bu olay, özellikle İsrailoğulları’nın Kenan diyarına geçiş süreciyle ilişkilendiriliyor. Nehir, normalde geçilmesi imkânsız bir engelken, Allah’ın izniyle açılıyor ve Yuşa Aleyhisselam önderliğindeki topluluk karşıya geçiyor. Bu olay, hem liderlik hem de ilahi yardım açısından çok derin bir mesaj içeriyor.

Hz yusa tepesi turbesi gorulecek yerler

Bir başka rivayet ise Eriha Surları'nın Yuşa Aleyhisselam’ın bakışlarıyla yıkılması. Eriha, o dönemde çok güçlü ve surlarla çevrili bir şehir. Yuşa Aleyhisselam’ın liderliğinde şehir kuşatılıyor ve onun duası ve bakışıyla bu dev surlar çökmeye başlıyor. Bu olay da yine Allah’ın ona verdiği özel bir güç ve hikmet olarak anlatılıyor.

Bu tür mucizeler, bazen akılla kavranması zor gibi görünse de aslında burada verilmek istenen mesaj daha önemli: İnanç, azim ve Allah’a teslimiyetle aşamayacağınız hiçbir engel yok. Bu hikâyeleri sadece tarihî bir olay gibi değil, aynı zamanda içsel bir yolculuk olarak da düşünmek mümkün.

Yuşa Aleyhisselam’ın hayatı boyunca gösterdiği cesaret, sabır ve bağlılık, mucizelerle birleştiğinde onu İslam tarihinde çok özel bir yere taşıyor. Zaten bu yüzden onun ismi sadece kitaplarda kalmamış, insanların gönlünde de yaşamaya devam ediyor. Bugün Beykoz’daki tepeye çıkan insanlar, bu mucizeleri duymuş olarak geliyor ve bu atmosferde dualarını ediyor. Kimisi kendi hayatında da bir mucize bekliyor, kimisi de sadece şükretmek için orada bulunuyor.

Mezar Neden Bu Kadar Uzun?

Yuşa Tepesi’ne ilk kez çıkan birinin dikkatini çeken en ilginç şeylerden biri hiç şüphesiz mezarın uzunluğu oluyor. Gerçekten de Hz. Yuşa’ya ait olduğu söylenen bu mezar tam 17 metre uzunluğunda. İlk bakışta insanın aklına “Bir insan bu kadar uzun olabilir mi?” sorusu geliyor. Zaten bu soruyu orada herkes kendi içinde soruyor ve farklı cevaplar da dolaşıyor.

Bu mezarın uzunluğuyla ilgili birkaç farklı görüş var. En yaygın olanı, bu uzunluğun Hz. Yuşa’ya duyulan saygının ve manevi büyüklüğünün bir sembolü olduğuna dair. Yani bu fiziksel bir ölçüden çok, ruhani bir değer taşıyor. İnsanlar onun peygamberliğine, hikmetine ve kahramanlığına duyduğu hayranlığı bu şekilde ifade etmiş olabilir.

Bir diğer yaygın görüş ise daha pratik: Mezarın tam olarak nerede olduğu bilinmediği için geniş bir alan türbe olarak belirlenmiş. Bu yüzden mezar çizgisi bu kadar uzun tutulmuş olabilir. Yani aslında tek bir noktaya değil, belli bir alana işaret ediyor. Bu, sadece Hz. Yuşa için değil, bazı başka tarihi şahsiyetlerin türbelerinde de karşımıza çıkan bir durum.

Ama elbette halk arasında anlatılan başka türden rivayetler de var. Kimi ziyaretçiler, “O dönemde insanlar dev gibiydi, belki gerçekten 17 metre boyundaydı” gibi açıklamalar yapıyor. Bu görüş bilimsel olarak pek gerçekçi olmasa da, inanç ve mitolojinin iç içe geçtiği yerlerde bu tür anlatımlar sıkça karşımıza çıkıyor.

Aslında bu mezarın uzunluğu ne kadar gerçekçi olursa olsun, insanı düşündürüyor. Bir tepenin zirvesinde, rüzgarın ortasında böyle uzun bir mezarın önünde durmak insana geçmişi, ölümü, hayatı ve maneviyatı aynı anda düşündürüyor. Belki de asıl önemli olan, bu soruların peşine düşmek zaten.

Yani bu uzun mezar sadece bir yapı değil. Aynı zamanda bir sembol, bir arayış, bir soru işareti… Herkes kendi inancına göre bir anlam yüklüyor ve o yüzden her ziyaret, kişisel bir deneyime dönüşüyor.

Yuşa Tepesi Nerede ve Nasıl Gidilir?

Yuşa Tepesi, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Beykoz ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Karadeniz’e bakan yamaçta, hem doğaya hem de boğaza hâkim bir noktada bulunuyor. Şehrin merkezinden biraz uzakta gibi görünse de, aslında ulaşım oldukça kolay. Yani “çok uzakta, nasıl gideceğim?” diye düşünenler için bu yazı tam bir mini rehber olsun.

Toplu Taşıma ile Gidilecekse: Eğer aracınız yoksa ve toplu taşıma kullanarak gitmek istiyorsanız, önce Beykoz merkeze ulaşmanız gerekiyor. Oraya geldikten sonra Yuşa Tepesi’ne giden tek otobüs hattı olan 15A'yı kullanabilirsiniz. Bu hat, sizi doğrudan Yuşa Tepesi durağına götürüyor.

İstanbul’un farklı bölgelerinden Beykoz’a ulaşmak için:

  • Üsküdar’dan gelenler için: 15 Üsküdar - Beykoz hattı
  • Kadıköy’den: 15F Kadıköy - Beykoz veya 15BK Dereeski - Kadıköy - Beykoz
  • Mecidiyeköy ve civarı için: 121A Mecidiyeköy - Beykoz hattı uygun

Otobüsle yolculuk biraz uzun sürebilir ama özellikle son kısımdaki orman içinden geçen yollar ve tepeye doğru çıkış manzarası gerçekten keyifli. Cam kenarında oturmanızı tavsiye ederim.

Kendi Aracıyla Gidilecekse: Navigasyona "Yuşa Tepesi" yazmanız yeterli. Yol boyunca tabelalar da size yardımcı oluyor. Beykoz sahil yolundan sonra bir süre dar ve virajlı bir yola giriyorsunuz ama asfalt düzgün ve sürüş rahat. Tepeye yakın bir noktada araç park edebileceğiniz alanlar var. Bayram, kandil gibi özel günlerde kalabalık olabileceğini ve park sorunu yaşanabileceğini unutmayın.

Tepeye Vardıktan Sonra: Otobüsten indiğinizde ya da aracınızı park ettiğinizde kısa bir yürüyüşle tepeye ulaşıyorsunuz. Yolun sonuna geldiğinizde sizi küçük dükkânlar, hediyelik eşya tezgâhları ve birkaç yiyecek içecek noktası karşılıyor. Burada yöresel ürünler, dua kartları, tesbih gibi şeyler bulabilirsiniz.

Tepede ayrıca bir abdesthane ve tuvalet de var. Temiz ve ücretsiz. Bu yönüyle de ziyaretçiler düşünülmüş.

Sonuç

Türbenin önünde edilen dualar, rüzgarın taşıdığı sessizlik ve boğaza hâkim manzara, insanın ruhunu dinlendiriyor. İstanbul’un ortasında ama şehirden çok uzakta hissettiren bu özel tepe, bir kez ziyaret edildikten sonra unutulması zor bir iz bırakıyor. Arayışta olanlar, dua etmek isteyenler ya da sadece durup dinlenmek isteyen herkes için Yuşa Tepesi, eşsiz bir durak.