Çingene Kızı Mozaiği‘nin simgesi olduğu Zeugma Mozaik Müzesi, dünyanın en önemli mozaik müzelerinden biri. Mithatpaşa Mahallesi’nde yer alan müzenin adı Zeugma Müzesi, köprü başı anlamına geliyor. Zeugma Antik Kenti’ni de kapsayan bu müze, Gaziantep turunda mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri.
Zeugma Mozaik Müzesi tarihi
MÖ. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos I. Nikator tarafından kurulan şehrin büyük bir kısmı, bugün Birecik Hidroelektrik Baraj Gölü’nün altında bulunmakta. Fırat Nehri kenarında, bugünkü adıyla Belkıs Köyü‘nde bulunan şehirde kazı ve kurtarma çalışmaları devam ediyor.
Müzeye girdiğinizde Zeugma tarihini 3 boyutlu olarak anlatan bir tanıtım filmini izlemek için sinema salonuna girmek isteyip istemediğinizi soruyorlar.
Eğer daha önce izlemediyseniz izleyin, böylece müzeyi gezmeye başlamadan Zeugma kenti hakkında bilgi sahibi olabilir, müzenin nasıl ortaya çıktığını görebilirsiniz. Zeugma Mozaik Müzesi 3D tanıtım filminde kısaca İskender’in ölümü toprakların beş komutan ile paylaşıldığı anlatılıyor.
Krallar arasında en güçlü olan Seleucus, Fırat Nehri‘nin geçiş noktalarından birine kendi ismiyle bir şehir inşa ettirir. Şehrin karşısına ise karısının adını taşıyan başka bir şehir kurulur. Bu iki şehir, nehir üzerine kurulan bir köprü bile birleştirilir.
Toprak altında ortaya çıkmayı bekleyen Zeugma Antik Kenti‘nin yanı sıra, Birecik Barajı’ndan kurtarılan eserlerin çoğu Zeugma Mozaik Müzesi’nde.
Dışardan oldukça mütevazı görünen müzenin içi bambaşka bir dünya. Kazılardan çıktıkları şekliyle kurulmuş olan Poseidon ve Euphrates villaları, mozaikler, sütunlar, orijinal yerleşimleri göz önünde bulundurularak düzenlenmişler ve 2000 yıl öncesini günümüze taşımışlar.
Fırat Nehri’ne yakın olan mozaikler girişte, kentin üst kısımlarına doğru yükselen yerlerde bulunanlar ise girişten daha uzakta sergileniyorlar.


Müze girişinde ziyaretçileri, Kommagene Kralı Antiochus adına bazalt taştan yapılan ve Antiochus’un Yunan Tanrısı Herakles‘e bu topraklara geldiği için teşekkür edişini tasvir eden bir stel karşılıyor.
Bu figürlerin, yeryüzündeki ilk tokalaşma sahnesi olması sebebiyle ayrı bir önemi bulunuyor. Bir başka benzerine de, Antiochus’un kendi adına inşa ettirdiği Nemrut Dağı‘na yakın bir bölge olan Arsemia‘da rastlamıştık.
Stellerin hemen arkasında dönemin Samsatlı önemli mozaik ustalarının eserlerinin olduğu bir havuz bulunuyor. 5 havuz mozaiğinin dönüşümlü olarak su üzerine hologramla yansıtılmasıyla oluşturulan görsel efekt ziyaretçilere eğlenceli bir deneyim yaşatıyor.
6×4 metre boyutlarındaki havuzda, ziyaretçiler içine girdiklerinde su dalgalanıyor. Su içinde yapraklar ile yapay zekâlarıyla ziyaretçilerden kaçan, sonra tekrar toplanan balıklar da bulunuyor.
Büyük bir kompleks olan ve iki kattan oluşan müzenin zemin katında, Birecik Barajı’nın hemen altından çıkarılan Roma hamamına ait eserler sergileniyor.


Müzede gezerken, güzergâh üzerinde yer alan kiosklardan, mozaiklerin tarihçeleri ve kazı alanları ile ilgili bilgileri edinebiliyorsunuz.
Akratos ve Euprosyne Mozaiği: 1998 yılında yapılan kazılar sonucunda Menad Villası‘nın bir odasına ait taban mozaiği, ünlü Çingene Kızı mozaiğinin yan odasından çıkarılmış.
Akratos’un, Euprosyne’ye şarap ikram etmesi ve içkinin verdiği rahatlık söz konusudur. Önem noktası ise en üstte yer alan ve içi şarap ile dolu olan kraterdir. Kutlamaya ve kutsallığa işaret eder.


Okeanos ve Tethys Mozaiği: Oceanus Villası’na ait sığ havuzun taban mozaiğinde, dünyadaki bütün ırmakların ve nehirlerin yaratıcısı olduğuna inanılan, denizlerin tanrısı Oceanos ve denizin verimliliğini simgeleyen eşi Tethys, deniz canlılarıyla çerçevelenmiştir.
Aralarında mitolojide deniz canavarı olan Ketos da yer alır. Deniz tanrısı Oceanos ve Tethys ile birlikte Poseidon’un da yer aldığı bu eser, villalardan birinin yemek salonuna ait olan bir taban mozaiğidir.


Venüs’ün Doğuşu Mozaiği: Samsatlı Zosimos tarafından yapılan mozaikte Aphrodithe, doğal yaşamdaki sevgiyi simgeler. Mozaikte yüz kısmının, 256 yılında yapılan bir savaş ile içinde bulunduğu yapının yıkılması nedeniyle yok olduğu düşünülür.


Çingene Kızı Mozaiği (Mainad Mozaiği) : MS 2.yy’da yapılan ve müzenin simgesi haline gelen Çingene Kızı Mozaiği, Zeugma Mozaik Müzesi’nde, ziyaretçilere ışıktan zarar görmemesi için karanlık bir odada sunuluyor.
Çingene Kızı Mozaiği’nde bulunan karakterin cinsiyeti, eksik mozaik parçalarından dolayı net olarak bilinmese de uzun saçları ve küpesine bakıldığında Çingene Kızı olarak adlandırılmakta.


Çingene Kızı Mozaiği’nin en önemli özelliği ise, yapımında kullanılan teknik sayesinde baktığınız açı ne olursa olsun, size bakıyor gibi görünmesi. Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa’da da kullandığı bu teknik, üç çeyrek bakış olarak ifade ediliyor.
Çingene Kızı Mozaiği’nin çalınan ve yurt dışına kaçırılan parçalarının Türkiye’ye geri getirilmesine ilişkin haberleri mutlaka duymuşsunuzdur. Bu eserlerin ana vatana dönmesi çok hoş ve umarım yurt dışındaki eserlerin geri getirilmesi çalışmaları devamlılığını korur.
Bronz Mars Heykeli: Müzenin önemli eserlerinden biri de MS. 2.yy’da yapılan Savaş Tanrısı Mars heykelidir. Romalılar yılın ilk ayına Mars (Mart) demişlerdir. Mart ayı savaş ayıdır, aynı zamanda bahar mevsiminin ilk ayıdır. Bir elinde tuttuğu mızrak ile savaşın, diğer elinde tuttuğu dallar ile bahar mevsiminin simgesi olan heykel mükemmel bir işçiliğe sahiptir.
Kayıp mum tekniği ile yapılan heykelin, öncelikle mumdan kalıbı hazırlanmış, sonrasında üzerine erimiş bronz dökülerek mumun yok olmasıyla ortaya çıkmıştır.


Heykel o kadar mükemmeldir ki; saçları, başı, kolları ve bacakları ayrı parçalar olan heykele dışardan bakıldığında yekpare olduğu düşünülür. 1,45 metre yüksekliğindeki heykel, 6,60 metre yükseklikteki bir sütun ile 30 cm’lik kaide üzerine yerleştirilmiş bir meydan heykelidir. Zeugma’nın, MS. 256’da Sasani Kralı I. Şapur tarafından ele geçirilmesi sırasında Poseidon Villası‘nın bodrum katına saklanarak kurtarılmıştır.
Zeugma Mozaik Müzesi’nde bulunan mozaiklerin belki de tamamı Fırat Nehri‘ndeki doğal taşlar, daha doğrusu tessera’lar kullanılarak hazırlanmıştır. Bu mozaik sanatının öncüleri olan iki isim, Samsatlı Zosimos ve Kointos, ürettikleri eserler ile sanatlarının yaratıcılarıdırlar.
Zeugma Mozaik Müzesi’nin üst katında, sonradan açılan yan binaya giriş yapabilirsiniz. Müzenin devamı niteliğindeki bu alan hala çıkarılmakta olan mozaiklerin sergilendiği binadır.
Zeugma’dan çıkarılan Sulumağara Mozaiği, Koçlu Mozaiği, Kurtaran Mozaikleri ve Kurukastel Mozaiği gibi birkaç mozaik sergilenmekte. Ana binadan çok daha küçük olan bu binayı maksimum 20 dakikada gezebilirsiniz. Çünkü henüz dolu dolu bir yapı değil.


iPhone kullanıcıları için bir de uygulama mevcut, hem de Türkçe. İndireceğiniz Zeugma uygulaması ile müzeyi gezerken, kulaklık sembolü ile belirlenmiş numaraları tuşlayarak anında sesli bilgilere erişebilirsiniz. Mozaikleri incelerken kulaklıktan bilgileri dinlemek oldukça faydalı.
Zeugma Mozaik Müzesi giriş ücreti ve ziyaret saatleri
Zeugma Mozaik Müzesi girişi ücretli, ancak Müzekart’ınız varsa ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Ziyaret ve çalışma saatleri de diğer müzelerle benzerlik gösteriyor. Haftanın her günü ziyarete açık olan müzenin açılış saati 09:00, yaz sezonunda kapanış saati 19:00, kış sezonunda ise 17:00.
Zeugma Mozaik Müzesi nerede?
Müzeye ulaşmak için Mithatpaşa Mahallesi’nde bulunan Hacı Sani Konukoğlu Bulvarı’na çıkmanız gerekiyor. Yol üzerinde kervansaray develerini gördüğünüz yer mozaik müzesidir.