Eğer doğanın gizemli kucaklaşmasını keşfetmek isteyen bir maceraperestseniz, Mersin’deki Cennet ve Cehennem Mağaraları tam size göre bir destinasyon olabilir. Bu iki mağara, yerin derinliklerinde saklı, büyüleyici bir dünyanın kapılarını aralıyor.

Cennet Mağarası’nın yeşilliklerle kaplı merdivenleriyle başlayan yolculuk, Cehennem Mağarası’nın ürkütücü derinliklerine kadar uzanıyor. Peki, bu eşsiz yeraltı harikaları nerede, nasıl oluşmuş ve mitolojideki yerleri ne?

Cennet Mağarası

Cennet Mağarası, adını verdiği yeraltı dünyasında bir obruğun göz alıcı güzelliğiyle karşımıza çıkıyor. Cehennem Mağarası’na yalnızca 75 metre mesafede bulunan bu devasa çökük, 70 metre derinlikte ve 250 x 110 metre boyutlarında. İçine adım attığınızda etrafı saran yeşillik ve kuş sesleri, neden bu adın verildiğini anlamanızı sağlıyor.

İşte, buraya gelip de Cennet’in dibine kadar inmek isterseniz, önünüzde uzun ve meşakkatli bir yolculuk var. Yerel halkın kutsal kabul ettiği bu obruğa taştan merdivenler inşa edilmiş.

Girişten itibaren kiliseye kadar olan 300 basamağı tırmanırken, mağaranın sonuna kadar ulaşmak için toplamda 452 basamak sizi bekliyor. İnerken belki pek hissetmeyeceğiniz bu yorgunluğu, çıkarken bacaklarınızın titremesiyle daha iyi anlayacaksınız. Bu yüzden yanınıza su almayı ihmal etmeyin ve arada molalar verin.

Yukarı çıkarken kanınız terinizle karışacak kadar yorulacaksınız ve en tepeye vardığınızda bir kafeteryada soluklanıp bir şeyler içmek isteyeceksiniz, ama yorgunluk o kadar büyük olacak ki, içecekler bile pek fayda etmeyecek.

Mağaranın girişinde, MS 5. yüzyıldan kalma bir kilise bulunuyor. Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yapılmış bu kilise, mağaranın önünde harika bir manzara sunuyor. Kiliseye kadar indiğinizde, daha da aşağıya, mağaranın dibine inmeyi de deneyin.

Orada, yüzeyden 135 metre derinlikte, deniz seviyesinin altında bir mağara sizi bekliyor. Mağaraya ilerlerken nemli ortamın ıslattığı merdivenlerde dikkatli olun, kayıp düşmemek için mümkünse terlik yerine spor ayakkabılarını tercih edin.

Mağaranın içine doğru ilerledikçe gökyüzünden sızan ışık yavaş yavaş kayboluyor. Ortamı aydınlatmaya çalışan sarı ışıklar zaman zaman yetersiz kalabiliyor. Bu nedenle, devam edebilmek ve önünüzü görebilmek için telefonunuzun ışığından faydalanmanız gerekebilir.

Mağaranın en uç noktasına vardığınızda ise, birkaç metre öteden akıp giden bir dere sesi kulaklarınıza dolacak. Bu ses, özellikle dikkatli dinlemeniz gereken, gizemli ve büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.

Cehennem Mağarası

Cehennem Mağarası, görkemiyle dikkat çeken ve adeta yerin derinliklerine bir kapı açıyormuş gibi duran bir yer. 50 x 75 metrelik genişliğe sahip olan bu mağara, tam 128 metre derinliğe iniyor. Ancak Cennet Mağarası’ndaki gibi merdivenle inmek burada mümkün değil; mağaranın kenarına kurulu bir balkondan sadece bakabiliyorsunuz.

Kenarda durup aşağıyı izlerken, fotoğraf çekerken ya da sadece manzarayı seyrederken çok dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü telefonunuz, gözlüğünüz ya da elinizde ne varsa, yanlış bir hareketle derinliklere kaybolabilir. Üstelik mağaranın içi o kadar karanlık ve ürkütücü ki, aşağıya bakmak bile iç gıcıklayıcı bir his uyandırabilir.

Cehennem çöküğü, tıpkı yanı başındaki Cennet Obruğu gibi karstik zeminin çökmesiyle oluşmuş. Mitolojide ise bu çökük, çok daha fantastik bir hikayeye ev sahipliği yapıyor.

Rivayete göre, Cehennem Mağarası, alevler saçan yüz başlı ejderha Typhon’un, Etna Yanardağı’na gönderilmeden önce Zeus tarafından kısa bir süre hapsedildiği yer olarak anlatılır. Bu mitolojik hikaye, mağaranın gizemini daha da artırıyor ve ziyaretçilere efsanelerle dolu bir atmosfer sunuyor.

Obrukların Oluşumu: Toprak yapısından ötürü yeraltını aşındıra aşındıra ilerleyen akarsular, zaman içerisinde büyük yeraltı mağaralarını oluşturur. Mağaralar genişledikçe üst tarafında kalan toprağı taşıyamamaya başlar ve yeryüzündeki toprağın mağaraya çökmesiyle obruklar meydana gelir.

Mersin topraklarının çeşitli yerlerinde obruklar karşımıza çıkabilir. Kanlıdivane Obruğu’nun yanı sıra, en bilineni Cennet Cehennem Mağaraları’dır. Bu obruklar; çukur, mağara, çökük olarak da adlandırılır, hepsi aynı şeyi ifade eder.

Cennet Cehennem Çökükleri Giriş Ücreti

Cennet Cehennem Çökükleri’ne Müzekart ile giriş yapılabiliyor.

Cennet Cehennem Mağarası Nerede ve Nasıl Gidilir?

Cennet Cehennem Mağaraları’na ulaşım çok kolay. Silifke – Mersin karayolundan 20 km içeride kalıyor. Tabelalar ile gerekli yönlendirmeler yapılmış. Mağaraları bulmak bu nedenle zor olmuyor.

Cennet Mağarası’na gitmeden önce Cehennem Mağarası’nın tadını çıkartın. Çünkü sonrasında yorulacağınız için Cehennem Mağarası’ndan daha az keyif alabilirsiniz. Otoparkın bulunduğu alan Cennet Obruğu’na daha yakın olduğu için, yorgunluktan hemen araca geçmek isteyebilirsiniz. Bu arada otopark ücretsiz.

Cennet Cehennem Mağarası Çevresinde Gezilecek Yerler

Cennet ve Cehennem Mağaraları, Mersin’in Silifke ilçesinde yer alan ve tarih ile doğanın iç içe geçtiği büyüleyici bir bölge. Bu bölgeyi ziyaret ettiğinizde, sadece mağaraları değil, çevredeki diğer görülmeye değer yerleri de keşfetmeye değer. İşte Cennet ve Cehennem Mağaraları çevresinde gezilecek yerlerin bir listesi:

• Astım Mağarası: Cennet ve Cehennem Mağaraları’na oldukça yakın bir konumda bulunan Astım Mağarası, özellikle astım hastalığına iyi geldiği düşünülen doğal bir atmosfere sahip. İçerisindeki nem oranı ve sıcaklık, mağaranın terapi amaçlı ziyaret edilmesine olanak tanıyor.
• Narlıkuyu: Cennet ve Cehennem’in hemen yanı başında yer alan bu küçük sahil kasabası, güzel bir koy ve çevresindeki restoranlar ile ünlü. Narlıkuyu, özellikle taze deniz ürünleri ile yapılan yemekleriyle biliniyor ve ziyaretçilere huzurlu bir atmosfer sunuyor.
• Adamkayalar: Mersin’in Silifke ilçesine bağlı olan bu bölge, Roma dönemine ait kaya mezarları ile ünlü. Dağların yamacında, doğal kaya bloklarına oyulmuş figürler ve mezar odaları, tarihe tanıklık etmek isteyenler için etkileyici bir durak.
• Silifke Kalesi: Mersin’e bağlı Silifke ilçesinde yer alan bu kale, hem tarihi yapısıyla hem de Silifke’nin panoramik manzarasını sunmasıyla dikkat çekiyor. Kale, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden izler taşıyor ve zengin bir tarihi geçmişe sahip.
• Kız Kalesi: Mersin’in en ünlü simgelerinden biri olan bu kale, kıyıdan birkaç yüz metre açıkta küçük bir adacık üzerinde yer alıyor. Efsanelere konu olan bu kale, muhteşem bir deniz manzarası ve fotoğraf çekimleri için ideal bir yer.
• Uzuncaburç Antik Kenti: Antik Olba Krallığı’na başkentlik yapmış olan Uzuncaburç, Mersin’in Silifke ilçesinde yer alıyor. Zeus Tapınağı, antik tiyatro ve sütunlu yolları ile dikkat çeken bu antik kent, tarih meraklıları için kaçırılmaması gereken bir durak.

Sonuç

Cennet ve Cehennem Mağaraları, Mersin’de doğa ve mitolojinin eşsiz bir dansını sunuyor. Bu mağaralar, ziyaretçilerine sadece doğal güzellikler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda antik mitlerle de zengin bir tarihi deneyim sağlıyor.